Kuzum 4.ayını tamamladı, dolayısıyla annesinin izni bitti, ayrılık günü geldi çattı 🙁 Sabah erkenden uyandım, o uyanmadan evden kendimi atmak için. Gözlerimi zor zaptediyorum günlerdir, yüreğim öyle buruk, sürekli sıkışma halinde 🙁 Tam işe başlama döneminde aksilik oldu, ciciannemiz hastalandı, o iyileşene dek babaannemiz ilgilenecek kızımla. Daha babaanne bile gelmeden, sıkı sıkı tembihleyip, babasına emanet ederek kuzumu koşar adım çıktım kapıdan. Apartmanın kapısından çıkarken tutamadığım, artık tutmak istemediğim gözyaşlarımla birlikte yürüdük otoparka, işyerine dek ağladım. Gün boyu da ara da dışıma, genelde içime akıtarak geçirdim ilk günü. Çok zor geldi, çok, çalışan anne olmak birçok yönden zor tamam ama en zor kısmı bu yürek acımaları sanırım 🙁
İlk işe başladığım gün, ilk ek gıdayla tanışma günü oldu tabii mecburen. Meyve suyuna başladık bugün, ilk meyvemiz kiraz oldu, 1 tanecik 🙂 İtirazsız, üstelik de severek yemiş kızım, aramız iyi olacak sanırım gıdalarla 😉
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o, her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan, “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin… İki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, “Ama senin için şunu yaptım!” derken o, “Şunu yapmadın!” diye cevap verecektir. Ve ne söylesen, karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. “Peki o ne yaptı?” deme. Herkes, kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken, o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa, sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin! Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen; “Acılara tutunarak” yaşamayı öğreneli çok oldu! Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil! Sen, mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki… Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun, unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip, yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını, balığın yanında. Üstelik, dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası!… Sen, yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir! Yürek sesi ne, bilmeyenler ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte! Sen, yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler! Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…
Nazım HİKMET
Şimdi yoksun; gelirken “niye geldin?” diye sormadıysam, giderken de “niye kalmadın?” diye sormuyorum… Ben bildiğin gibiyim; hala güçlüyüm, hala hayat doluyum, hala dimdik duruyorum, hala ‘acıtmıyor senin sevdan’ görünümündeyim, hala sensizliğe meydan okuyorum, hala acımı içimde eziyorum, hala senden gelen haberlere kulaklarımı tıkıyorum, hala hiç olmamışsın tavrımı takınıyorum, hala varlığına şizofren bakıyorum, hala anlamsızca gidişine kızıyorum, hala yok yere bu aşkı heder edişine isyan ediyorum, hala kıymetimi bilemeyişine sinir oluyorum, hala orada burada sızlanıp ağlamana gülüyorum, hala akılsızlığına akıl erdiremiyorum, hala sana olan hıncımı bastıramıyorum ama tüm bunlara rağmen hala seni seviyorum… Kalbimin hala senin için çarptığını duyuyorum, aşk suyumun hala damarlarımda dolaştığını hissediyorum, yokluğuna alışsam da, hala varlığını daha çok sevdiğimi biliyorum. Hala babamdan sonra en dürüst adamın sen olduğunu, hala ömürlük sevdamın ömrüme sığamadığını, hala seninle yaşlanmak istediğimi biliyorum. Hala hayallerimin ölmez olduğunu biliyorum, hala bu aşkı içimde yaşattığımı biliyorum, bu yüreğin hala sana ait olduğunu biliyorum…
BEN, SENİ SEVMİŞİM…
bütün gözyaşları aynı mı kokar?
biraz tuzlu? biraz ağır?
ya da ben ağlayınca sen mi kokuyorsun?
kokunu özledim ve ben bu yüzden ağlıyorum…
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10