Mezelerin eeeeen güzellerindendir oooo, yöreden yöreye malzemeleri değişen, çok basit görünse de ayarı tutturulamadığında yenemeyen, adına şarkılar düzülendir. Mis gibi kokan, parmaklarını yedirendir, candır, hemen yapılasıdır, bana bana yenesidir. 😀
Afiyet, bal şeker olasıdır 😀 😀
Pilavların hası bulgur pilavıysa şayet, onun da en hası meyhane pilavıdır bana göre. Asıl adının, içindeki malzemelerin meyanlaşarak pişirilmesinden kaynaklı; ‘meyane pilavı’ olduğu, halk arasında söylene söylene ‘meyhane pilavı’na dönüştüğü gibi bir iddianın karşısında, daha çok meyhanelerde yapıldığından adının doğrusunun aslında bu olduğu gibi bir diğer iddia daha var. Aslı nedir, nasıl bulunmuş, kim bulmuş o kısmı karışık anlayacağınız.
Gaziantep civarından çıkmış olduğu en kuvvetli rivayet. Orada, standart malzemelerin içine kuşbaşı et ya da kıyma koyularak pişiriliyor.
Karadeniz bölgesinde yarma denilen iri kırım bulgurla elde edilenine kızıl pilav dendiğini ama aynı pilavın bulgur yerine şehriyeyle daha sık yapıldığını duymuşluğum var.
Etle olduğu gibi nohutla ya da patlıcanla da yapılmışlığı var. Aynı yöredeki evlerde bile onlarca farklı şekilde yapılabilirken, farklı yörelerde farklılıklar göstermesi son derece doğal. Eldeki malzemeye, damak tadına uygun pişirileni en makbulü kısacası.
Bir de adının çıktığı söylencesini doğrularcasına, güzel ülkemin genelinde, mütevazi meyhanelerde mezeler ve içkiler bittikten sonra, mideleri rahatlatmak için taze taze pişirilip sofraya getirilir.
Evlerde erkek erkeğe kurulan meclislerde, kır yemeklerinde yemeğin sonlarında, ev sahibi ya da becerikli bir ‘erkek konuk’ tarafından evde bulunan malzemelerle genellikle etsiz, patlıcansız olarak hazırlanır. Nitekim; meyhane pilavını erkeklerin kadınlardan daha iyi pişirdiği söylenir.
Sonuç olarak; iri taneli bulgur, kuru soğan, domates, salça ve yeşil biberin enfes karışımıdır; şaheserdir.
Ve çocukluğumun tüm babalarının keyifle yaptığını gördüğümden, ‘baba’ demektir bir de bana göre…
Yaşadığı sürece yapımını kimselere bırakmadığını, çok da güzel yaptığını hep duyduğum kendi babamın elinden yeme şansına erişemediğimden olsa gerek; küçükken her seferinde gözlerimi yaka yaka yediğim, en sevdiğimdir… “Babam olsa da yapsa” dediğimdir…
Malzemeler:
2 su bardağı bulgur (mümkünse iri taneli)
2 orta boy kuru soğan
2-3 diş sarımsak (isteğe bağlı)
2 yemek kaşığı tereyağ
1/2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yemek kaşığı salça
2 yeşil biber
2 orta boy domates
1 tatlı kaşığı tuz
1 yemek kaşığı kuru nane
4 su bardağı su
Hazırlanışı:
Biberleri ince, soğanları ve kullanacaksanız sarımsakları minik, domatesleri iri küpler halinde doğrayın. Yayvan bir tencereye koyduğunuz yağlara ilk olarak soğanları ekleyin, 1-2 tur çevirdikten sonra biberleri ilave edip birlikte kavurun. Renkleri değişene dek (2-3 dakika) kavurduğunuz soğan ve bibere salçayı ekleyin. Sürekli karıştırarak salçanın ezilmesini, malzemelerle birleşmesini ve kokusunun çıkmasını sağlayın, (sarımsakları fazla kavrulup tadının bozulmaması için bu aşamada ekliyorum ben) bir kez daha karıştırıp domatesleri ilave edin. Tencerenin kapağını kapatın, kısık ateşte domatesler hafiften ezilip, malzemeler meyanlaşana dek (yaklaşık 3-4 dakika) pişirin.
Bulguru ekleyin, tüm malzemelerle kaynaşana dek, hızlıca karıştırın. Baharatları ve sıcak suyu ekleyip, kapağı kapalı olarak, kısık ateşte suyunu çekene dek (yaklaşık 15-20 dakika) pişirin. Kapağın altına kağıt havlu kapatarak 10-15 dakika dinlendirin. Son olarak servis öncesi alt-üst olacak şekilde karıştırarak pilavınızı ‘tazeleyin’, afiyetler olsun efenim 🙂
* Meyhane pilavının en büyük özelliği acı olması malum; salça yarı yarıya, domates-biber olarak kullanılırsa şahane olur. Biber salçası yoksa pulbiberle istenen acılığı sağlamak mümkün. Acıseverlik yüksek dozlardaysa, her ikisi de kullanılabilir.
** Yanında, bol kuru naneli cacık şiddetle önerimdir.
*** Antalya’da, yanık kokulu köy yoğurduyla tüketilmesi adettendir, rastlanılırsa kaçırılmaması tavsiye edilir. 😉
“Yeme de yanında yat” tabirinin kaba dille ‘cuk oturduğu’ lezzettir kendileri. Söze aldanıp, yemeden yanında yatmak görülmediği gibi akıl karı da değildir ama sonrasında yanında yatacağınız kişiyi illa ki hesaba katmanız gerekir. Malum pastırma; gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış 😀 (Sarımsak mıydı yoksa o :D)
* Fotoğraftakiler; Nisacığımın bu yılın iftar davetimde hazırlayıp getirdikleri, yine yeniden ellerine sağlık canım benim 😉
Malzemeler:
6 yufka
300 gr.pastırma
400 gr.rendelenmiş kaşar
2 iri domates
2 çarliston biber
sıvı yağ
Hazırlanışı:
Çemenlerini ayıkladığınız pastırmaları ve biberleri olabildiğince ince, kabuğu soyulmuş domatesleri küp küp dilimleyin. Rendelenmiş kaşar peynirini ekleyip, ezmeden karıştırın.
Yufkaları üçgen olacak şekilde dörde bölün. Uzun kenarına iç malzemeden koyun, kenarlarını içe doğru kıvırıp, sigara böreği şeklinde -daha gevşek ve daha kalın olmalı- sarın. Açılmaması için uçlarını suyla ıslatarak yapıştırın. Tüm üçgenleri bu yöntemle hazırlayın.
İyice ısıtılmış sıvıyağda, arkalı önlü kızartın. Tavadan aldığınız börekleri bir süre kağıt havluda bekletmek ve sıcak tüketmek önerimdir, yabana atmayın 😉
* “Pastırma, kaşar ve yağ buluşması çok ağır gelir” diyene; üstlerine yumurta sarısı sürerek veya önce yumurtaya sonra galeta ununa bulayarak, fırında da son derece lezzetli börekler yapmak mümkün.
** Yağda yaparken de önce yumurtaya sonra galeta ununa bulayarak kızartılabilir ama içeriği zaten ağır olan bu böreğe eklenen yumurta, daha da ağırlaştırdığından ben tercih etmiyorum.
*** “Pastırma yerine sucuk, salam v.s. koyabilir miyim?” diye aklınızdan bile geçirmeyin, paçanga olmaz o 🙂
İlk kim akıl etmiş, nasıl yapmış, içeriği şimdilerdeki kadar zengin miymiş hiç bir fikrim yok tostun tarihçesiyle ilgili. Tek bildiğim; zaman, mekan farketmez hiç affetmem, yer geçerim. 😀
Koşullar farketmez dedim ama, içeriği konusunda seçici ve ısrarcıyımdır. Eeeen en sevdiğim içerik de budur kendimi bildim bileli, bilenlere lafımız yok, bilmeyenlere yardımım şöyle ;
Malzemeler:
ekmek veya Ramazan pidesi veya bazlama (mümkünse bayat)
sucuk
kaşar peynir
domates
yeşil biber
domates salçası
tereyağ
Hazırlanışı:
Hemen herkesin bildiğini henüz bilmeyenlerdensen sorun yok, yapman gereken son derece basit; ekmeği kopartmadan içini aç, her iki tarafına da salça sür, her biri dilimlenmiş sucuk, kaşar, domates, biber diz, kapat, dış kısmına tereyağ sür veee tostep 😀
afiyet olsuuuun 😉
* Şu sıralar hemen her gün revaçta yine bizim evde, malum Ramazan ve sahurda en iyi giden şey tost; hele ki yanında bir de hoşaf varsa of of of 😀
Efendiiim, Ramazan ayı malum; sürekli yeme içme derdindeyiz hepimiz, davetlere gidiyoruz, davetler veriyoruz diğer aylardan daha sık. Şayet oruçluysanız, kendinizi doyuramayacak gibi oluyorsunuz da hani, herşeyi fazladan fazladan alıyorsunuz ya; işte bu durumdan en çok zarar gören, en çok heba olanlardan birini, caanım pideleri değerlendirme vaktidir şimdi, eee devir tasarruf devri. 😉
Malzemeler:
1 Ramazan pidesi
2 iri domates
2 yeşil biber
100 gr.pastırma
150 gr.kaşar peyniri
tereyağ
Hazırlanışı:
Benim gibi bayatlamış pideyi değerlendirecekseniz; pideyi musluğun altında iyice ıslattıktan sonra pişirme kabınıza alın. Domatesleri -kabuğunu soymadan- yarım ay şeklinde doğrayın, pidenin üzerine her yerini kaplayacak şekilde yerleştirin.
Yeşil biberleri verev kesin, domateslerin üzerine yayın. Çemenleri ayıklanmış pastırmaları dilimler halinde biberlerin üzerine dizin. Küp kestiğiniz kaşar peynirini en üste ekledikten sonra, önceden ısıtılmış 180 derece fırında peynir eriyene dek pişirin.
Fırından çıkar çıkmaz doğranmış tereyağ parçalarını serpiştirin ve kesinlikle sıcak servis yapın.
* Benim pidem yuvarlaktı, uzunumsu pidelerde görüntüsü katmerleniyor aklınızda olsun 😉
Sıcak, soğuk, ekmek arası, yanında yoğurt, hiç farketmez; her ortamda, her öğünde bayıla bayıla yerim ben bunları 🙂 Bu seferkiler tam da aradığım gibi üstelik; minik minik, şöyle iki parmakla tutulup pıt diye tek lokmada ağıza, nam nam nammm 😀
Malzemeler:
1 kg.dolmalık biber
4 iri kuru soğan
2 su bardağı pirinç
1 bağ maydanoz
1 yemek kaşığı kuru nane
2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
2 yemek kaşığı kuş üzümü
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı tarçın veya yenibahar
3 küp şeker
1+1/2 çay bardağı zeytinyağı
2+1/2 su bardağı sıcak su
Hazırlanışı:
Olabildiğince ince doğradığınız soğanları 1 çay bardağı zeytinyağında karıştırarak (yaklaşık 1 dakika kadar) kavurun. Fıstıkları ekleyip, kavurmaya devam edin. Her ikisi de pembeleştiğinde yıkanmış pirinci ekleyip 1-2 dakika daha kavurun.
Diğer tüm iç malzemeyi koyup karıştırın. 1/2 su bardağı sıcak suyu da ilave edip, suyunu çekene dek kısık ateşte pişirin.
İçleri temizlenmiş biberleri, üstlerinde minik boşluklar kalacak şekilde ve bastırmadan iç malzemeyle doldurun, pişirme kabınıza dizin.
Kalan 1/2 çay bardağı zeytinyağını ve 2 su bardağı sıcak suyu ekleyin. Kaynayana dek harlı, sonrasında ağır ateşte 35-40 dakika pişirin.
Ekşili seviyorsanız limon ilavesiyle ve illa ki soğuk tüketin 😉
* Suyu ölçülü yazdım ama benim her daim kullandığım pratik yöntem; ‘biberlerin yarısına gelecek kadar’ aslında. O suyu çektiği halde hala pişmemişse, azar azar sıcak su eklenebilir.
Onu sadece yemekle yetinemezsin, anlaşılmaz garip bir zevk verir, limitini unuttur, aklını şaşırtır, hiçbir zaman ve koşulda hayırın olmaz… Tüm bunların ve bırakın yemeyi, yazarken bile beynimi durduran bir sürü hissiyatın tam da karşılığına denk gelir bende mercimek köfte.
Malzemeler:
2 su bardağı kırmızı mercimek
1 su bardağı ince bulgur
1 adet patates
1 çay bardağı zeytinyağ
2 kuru soğan
2-3 diş sarımsak
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1 demet maydanoz
limon tuzu
limon
kıvırcık
tuz, karabiber, pulbiber, nane, kekik
Hazırlanışı:
Yıkadığınız mercimeği minik parçalara ayırdığınız patatesle, üzerini 1 parmak geçecek kadar suyla birlikte ezik bir hal alana dek pişirin. Koyduğunuz su pişmesine yetmezse, arada azar azar sıcak su eklemeleri yapabilirsiniz.
Kıvamında pişirdiğiniz mercimeği ateşten alıp, bulguru ekleyin. İyice karıştırıp, üzerini kapatarak dinlenmeye alın.
Zeytinyağını ikiye bölün ve bunlardan biriyle minik minik doğradığınız soğanı (bu aşamada çok az da tereyağ ekliyorum ben) pembeleşene kadar kavurun. Sarımsak ve salçaları da ilave edip, kokusu çıkana ve iyice birbirlerine girmelerini sağlayana kadar kavurun. Tuz hariç, baharatlarını da ekledikten sonra, 1-2 kez karıştırıp ocaktan alın.
Ayırdığınız zeytinyağı ve tuzla birlikte mercimek-bulgur karışımını hızlıca yoğurun. Sıcak salçalı sosu ekleyip, iyice karışana dek yoğurmaya devam edin. 1-2 yemek kaşığı kadar sıcak suda erittiğiniz 2-3 adet limon tuzunu, olabildiğince ince doğradığınız 4-5 adet kıvırcık yaprağını, yine incecik doğranmış maydanozu, limon suyunu da ekleyip, yeşillikler her yerine karışacak ama çok fazla ezilmeyecek şekilde son yoğurmayı da yapın. Vee en keyifli kısıma; şekillendirmeye geçin.
Ben klasikleşmiş şekillendirme yerine, görsellik ve servis kolaylığı açısından top top yapıyorum. Hayal gücünüzü kullanarak, dilediğiniz gibi şekillendirmek size kalmış. Afiyet olsun 😉
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10