Canım kızım, minik yol arkadaşım, bugün 5.yaşında, uzun yolculuğunun çok başındasın. Yol aldıkça hayatı tanıyacaksın ve insanları. Gün gelecek kırılacak, an gelecek kıracaksın birilerini. İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalpleri ve hiç çaresiz kalma kendi kırık kalbinde.
Sen şimdi, kendi öykünü yazıyorsun. Hayat 2 seçenek sunuyor her zaman; ya payına düşen kederi parlatacaksın ya da kendinle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım.
Öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi. Dilerim sen, dünyaya geliş nedenini çabuk bulursun.
İyi ki doğdun mis kokulu kurabiyem, seni çok seviyorum. Yolun hep açık olsun…:)
“Arkadaşlar, zencefilli kurabiye sevmeyen var mı?” Peki o sevimli resimli teneke kutularda satılanları bayıla bayıla yedikten sonra “nasıl yapıyorlar bunu yahu?” demeyen var mı? Ya sanal alemin altını üstüne getirip, bulduğu her tarifte bir umutla mutfağa girip emeği boşa, malzemesi çöpe gitmeyen? Ya da mutfaktaki becerileri aya ulaşmış hatunlardan, yalvar yakar tarif isteyip alamayan, alsa da malzemesi eksik söylendiğinden elinde kalan hayal kırıklıkları boyunu aşan var mı?
Kızımın 4 yaş konsepti dediğim gibi, prensesti bu yıl. Hazırlıkların yoğunluğundan ancak masada çekebildik fotoğrafları. Görüntü çok aman aman değil yani ama ne yapalım, bu seferlik böyle. 😉
Selda Hanım kızının 2 yaş doğum günü pastası için beni aradığında, şeker hamurlu değil kremalı pasta istediğini söyledi. “İçi çikolatalı olsun, üzeri beyaz krema, çünkü kış pastası olacak, kar gibi görünsün” dedi. Tamam, buraya kadar herşey normal, sonrasında “üzerine penguenler istiyorum şeker hamurundan, bir de buz küpleri” dediğinde endişelenmedim desem yalan olur. Sonrasında hayal ettiği pastanın fotoğrafını gönderdi ve mutlaka aynısı olsun istedi.
Şeker hamuru tercih etmeyenler olabiliyor ancak, şeker hamuruyla kremanın buluştuğu bir pasta ilk kez gündemime girdi. Şeker hamurunun ne kadar hassas bir malzeme olduğu malum, kremanın üzerinde sıkıntı yaşatabilir diye epey korktum açıkçası.
Çocuklar için deseem, pek de inandırıcı olmayacak çünkü; hemen hemen herkes seviyor cipsi. Mısır ya da patates ana malzeme olsa da, öyle güzel tatlandırılıyor, çeşitlendiriliyor ki; sevmemek mümkün değil, bulaşınca elinden bırakmak da.
Hal böyle olunca, hem ambalajından kendisi, hem de işin uzmanları “zararlı” diye bas bas bağırdıkça da alternatifler aranıyor ve mutlak surette bulunuyor.
Şimdi “mutfakta çareler tükenmez” den yola çıkıyorum ve önce gerçek çocuklar sonra da biz büyümeyenler için, sağlıklıya en yakın haliyle nefis bir cips yapıyorum; afiyet olsun 🙂
(İki tarifim var; sonuna kadar okumanızı öneririm ;))
Malzemeler:
1/2 su bardağı un
1 su bardağı mısır unu
1 küçük soğan
1-2 diş sarımsak
tuz
pulbiber
kekik
nane
su
kızartmak için sıvıyağ
fırında pişirmek için 2 yemek kaşığı zeytinyağ
Dip Sos İçin:
4-5 yemek kaşığı yoğurt
1 er çay kaşığı kekik, nane, pulbiber
Hazırlanışı:
Un ve mısır ununu bir kaba alın, soğan ve sarımsağı ince rendeleyin. Tuz ve baharatları ekleyin, kulak memesi kıvamına dek, azar azar su ekleyerek yoğurun. Tezgaha un serpip, ince açın. Pizza ruletiyle (yoksa keskin bir bıçak da olur) önce uzun şeritler, sonrasında şeritlerden üçgenler elde edecek şekilde kesin.
Çok az sıvıyağ eklediğiniz tavada kızartın veya önceden ısıtılmış 180 derece fırında, yağlı kağıt serilmiş tepside kızarana dek pişirin.
Dip sos malzemelerini bir kapta karıştırın, birlikte servis yapın.
* Soğan, sarımsak ve tüm baharatlar, tercihe göre arttırılıp eksiltilebilir.
** Şekiller üçgen olmak zorunda değil, istenildiği gibi oynanabilir.
*** Fırında yapılacaksa, zeytinyağ malzemelerle birlikte eklenmeli, sonra su aracılığıyla yoğrulmalı.
Şimdiiii “Ohooo çok zahmetli uğraşamam, hem vaktim de yok” diyenlere eeeen kestirmeden, tam da “tembel avrat işi” dedikleri türden bir tarifim daha var;
3 adet lavaşı alıyorsunuz, istediğiniz gibi kesiyorsunuz. Bir kaba alıp, üzerine 1/2 çay bardağından biraz daha az zeytinyağ, tuz ve istediğiniz baharatları ekleyip harmanlıyorsunuz. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirip, önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana dek pişiriyorsunuz. Hepsi bu kadar 😉
* Pişirme esnasında fırının yanından pek fazla da uzaklaşmayın, zira pek hızlı pişiyorlar.
** Her iki tarif için de dip sos şart değil ama lezzeti katladığını belirtmezsem uyuyamam. 😀
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10