Bugünlerde çok yoğun çalıştığından bahsediyorsun, sen konuşurken ellerin, bir yandan ortalığı düzeltmeye çalışıyor alelacele… Bırak kalsın diyorum sana, içimden aslında evinin bu dağınık halini sevdiğimi geçiriyorum… Kitaplığından taşıp, duvar diplerinde kendine yer bulmuş olan, kimbilir senin tarafından kaç kez okunmuş, satırları çizilmiş, belleğinde ya hepsi ya da sadece tek bir kelimesi yer etmiş kitaplarına, sağa sola bıraktığın üzerine belli belirsiz kokunun sindiği kıyafetlerine, dinlerken sadece kendinin duyabileceği bir sesle eşlik ettiğin cdlerine, benim gözümün görebildiği, senin ellerinin değdiği heryere bakarken… Senin bu dağınıklığını seviyorum ben aslında, diye düşünüyorum. Senden bir parça, sana dair her parça sağa sola, heryere dağılmışken, heryerde gözlerimin sana çarpmasını, seni bulmasını seviyorum…
Aklının dağınıklığını seviyorum mesela; o tatlı unutkanlıklarını, yanlış zamanlamalarını, kimi zaman bana, kimi zaman kendine geç kalmalarını… Ellerinin dağınıklığını seviyorum; nereye koyacağını bilemediğin ellerinin, o çocuk telaşında sağa sola değip, her dokunduğu yerde senden bir iz bırakmasını… Gözlerinin dağınıklığı seviyorum sonra; geçmişten bir parça hüzün, şimdiden belirsizlik ve geleceğe dair umut taşıyan gözlerinin bazen bana yakın, bazen çok uzaklarda olmasını… Yüreğinin dağınıklığını seviyorum; yaşadığın o umarsızlığı, o kırılganlığını, sonra tek bir sözle, tek bir sözde yeniden başlamalarını… Saçlarının dağınıklığını seviyorum; o küçücük yüzünün her yanına bulaşmış ışık parçaları gibi gözlerimi kamaştırmasını ve parmaklarımın arasında kaybolmalarını…
Senin bu dağınık hallerini seviyorum ben aslında, biliyor musun? Evinin dağınıklığını, aklının dağınıklığını, saçlarının dağınıklığını, ellerinin, gözlerinin, yüreğinin sonra… Senin bu dağınıklığını seviyorum en çok… Sonra o en masum, en utangaç hallerinle bana, sadece bana olan toplanmalarını…
_Alıntı_
*** Yazı, bir arkadaşımdan mail yoluyla bana ulaşmıştı, kimin yazdığını bulamamıştım. Bugün, yazının sahibi bana ulaştı, duygularıma tercüman olan cümleler bütününden dolayı, bir kez daha teşekkürler sevgili adaşım; Özlem BAKİ… Bir kez daha kalemine, yüreğine sağlık…
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10