Çoğu insan sevmez haşhaşın tadını ne börekte, ne çörekte. Girdiği herşeye bayılan gruptayım ben. Siz de benim tarafımdaysanız, bu börek favorilerinizden biri olacak 😉
Onu sadece yemekle yetinemezsin, anlaşılmaz garip bir zevk verir, limitini unuttur, aklını şaşırtır, hiçbir zaman ve koşulda hayırın olmaz… Tüm bunların ve bırakın yemeyi, yazarken bile beynimi durduran bir sürü hissiyatın tam da karşılığına denk gelir bende mercimek köfte.
Malzemeler:
2 su bardağı kırmızı mercimek
1 su bardağı ince bulgur
1 adet patates
1 çay bardağı zeytinyağ
2 kuru soğan
2-3 diş sarımsak
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
1 demet maydanoz
limon tuzu
limon
kıvırcık
tuz, karabiber, pulbiber, nane, kekik
Hazırlanışı:
Yıkadığınız mercimeği minik parçalara ayırdığınız patatesle, üzerini 1 parmak geçecek kadar suyla birlikte ezik bir hal alana dek pişirin. Koyduğunuz su pişmesine yetmezse, arada azar azar sıcak su eklemeleri yapabilirsiniz.
Kıvamında pişirdiğiniz mercimeği ateşten alıp, bulguru ekleyin. İyice karıştırıp, üzerini kapatarak dinlenmeye alın.
Zeytinyağını ikiye bölün ve bunlardan biriyle minik minik doğradığınız soğanı (bu aşamada çok az da tereyağ ekliyorum ben) pembeleşene kadar kavurun. Sarımsak ve salçaları da ilave edip, kokusu çıkana ve iyice birbirlerine girmelerini sağlayana kadar kavurun. Tuz hariç, baharatlarını da ekledikten sonra, 1-2 kez karıştırıp ocaktan alın.
Ayırdığınız zeytinyağı ve tuzla birlikte mercimek-bulgur karışımını hızlıca yoğurun. Sıcak salçalı sosu ekleyip, iyice karışana dek yoğurmaya devam edin. 1-2 yemek kaşığı kadar sıcak suda erittiğiniz 2-3 adet limon tuzunu, olabildiğince ince doğradığınız 4-5 adet kıvırcık yaprağını, yine incecik doğranmış maydanozu, limon suyunu da ekleyip, yeşillikler her yerine karışacak ama çok fazla ezilmeyecek şekilde son yoğurmayı da yapın. Vee en keyifli kısıma; şekillendirmeye geçin.
Ben klasikleşmiş şekillendirme yerine, görsellik ve servis kolaylığı açısından top top yapıyorum. Hayal gücünüzü kullanarak, dilediğiniz gibi şekillendirmek size kalmış. Afiyet olsun 😉
İnsan böyle zamanlarda çok şey hisseder de, ne der bilemez ya aynen öyleyim işte. Kurabiyem kocaman kız oldu artık, 2.yılını geride bıraktı yaşamının 🙂
Kapıda birlikte karşıladık bu yıl konuklarımızı kızımla. Çocuklar çok eğlendi, anne baba olarak bizler de oyunlara katıldık, sohbet ettik, yine çok güzel, çok keyifli hediyeler geldi sevdiklerimizden. Bir de malum; yedik, içtik, beslendik, daha ne olsun 🙂
Sevgiyle, keyifle yanımızda olan herkese tekrar teşekkürler kızım adına.
Hayatımın en güzel, en anlamlı zamanlarından biriydi yaşadığım, seni ilk gördüğüm an… Bugün 2.yılı tanışmamızın; iyi ki doğdun, iyi ki varsın kurabiyem, seni çok seviyorum 🙂 🙂
Herhangi bir kutlama ya da davet zamanında minicik de olsa fikir oluşturabilecek menü şöyleydi efenim;
biscolata stix‘in sütlü ve fındıklı çeşitleri
ve kızımın şu sıralar en büyük takıntısı ahtapot sevdası nedeniyle, Pocoyo konseptli doğum günü pastamız 🙂
Ramazan geldi, hoşgeldi 🙂 Yine her zamanki gibi bereketiyle, huzuruyla, dinginliğiyle girdi hayatımıza. İlk gün yazacaktım ama fırsat bulamadım yine 🙁 Bu yıl her zamankinden daha zor olacak dendi hep, bugün 4.gün, ben henüz zorlanmadım maaşallah 🙂 Sahura kalkıldığı için uykusuzluk etkiliyor bir tek beni, açlık ya da susuzlukla ilgili sıkıntım olmuyor pek.
Dört gündür annemler var iftarlarımızda, yemek telaşıyla geçiyor işten eve döndüğüm saatler, iyi de oluyor, bir çırpıda geçiyor zaman, hatta yetmiyor. İyi ki geliyorlar her akşam, iftar sofralarımız daha bir bereketleniyor.
Dün tek tatil günümüz diye, bir gece önce sahura kadar oturduk, film izledik sevgilimle. Dün uyandığımızdaysa 13:30 du saat 🙂 O bilgisayarının başına oturmuş, PES oynamaya başlamıştı bile ben daha uyurken, uyanır uyanmaz mutfağa girdim ben de 🙂
Ramazan’ın ilk gününden bu yana menülerim basit ve doyurucuydu, hızlandırılmış turda yazayım şimdilik, ilerleyen günlerde tarifleri de paylaşırım 😉
Knorr bu yıl da çorba konusunda iddialı ve bir o kadar da başarılı; ilk iftarımızda Knorr’un Yüksük Çorbası başlangıcımızdı, son derece lezzetli bir çorba olmuş, kesinlikle denenmeli 😉 Çorba sevmeyen ve Ramazan ayı dışında ağzına çorba sürmeyen biri olarak ben bayılarak yediysem, o çorba tamamdır 🙂
Çorbanın sonrasında peynirli börek, zeytinyağlı taze fasulye, birgün önceden kalma hibeş, patlıcan salatası, iftariyelik olarak kayısı, hurma, ceviz, tulum peyniri, pastırma ve tabii ki pidemiz vardı. Hem hafif olsun diye, hem de tüm gün orucun arkasından yenemediği için ana yemek yapmadık. Yemek sonrasında midemizde kalan boşluğu da şekerpare ve meyveyle doldurduk 🙂
2.gün, benim kolay domates çorbam vardı başlangıçta, arkasından makarna eşliğinde kadınbudu köfte. Zeytinyağlımız birgün önce bitiremediğimiz fasulyeydi yine, hibeşimiz, yeşil salatamız, rus salatamız ve iftariyeliklerimizle yine hafif ama doyurucu bir sofra oldu. Sonrasında lokma tatlısı ve meyveyle tamamlandı yeme faslı 🙂
3.gün yani dün, uyanır uyanmaz mutfağa girdim demiştim ya, ilk önce sevgilimin kaç gündür istediği sakızlı muhallebiyi yapıp dolaba kaldırdım, iftara kadar soğusun diye. Bol kıymalı karnıyarık yaptım ve yine sevgilime jest olarak onun en sevdiği çorbayı, mercimek pişirdim. Bir de geçen Ramazan’da anacığından öğrendiğim, yöresel bir yemek (meze gibi aslında) olan sevgilimin iftar sofrasında olmazsa olmazı meşhuuur ‘paça’sından yaptım tabii 🙂 İftariyeliklerle donattık masamızı, paçamızı da koyduk, ezan okunup, çorbalarımızdan birer yudum almıştık ki; fırından yeni çıkmış, bol susamlı, sıcacık pideler eşliğinde anne-babamız geldiler. Baş döndüren kokuya karşı koymak o kadar imkansızken, akılsızca davranmak bize yakışmaz deyip, hakkını verdik caanım pidelerin ve sıralarını bekleyen yemeklere sofranın yüzünü bile göstermedik 🙂 O sıcacık pidenin arasına tereyağ, tulum peynir, pastırma, paça seçeneklerinden istediğimizi sıkıştırdık ve gözümüz dönmüş biçimde midemize tıkıştırdık 🙂 Eh biraz abarttık ama nefisti 🙂 Her akşam yaptığımız gibi, mis gibi demlenmiş çaylarımızı içtikten epey sonra da onca pidenin üstüne, karpuz eşliğinde muhallebilerimize yer bulamadık değil hani 🙂
Eeee onca şevkle yemek yerken fotoğraf çekmenin aklımın ucundan bile geçmediği, geçemeyeceği malumunuz üzere ama neyse daha çok iftar soframız olacak nasılsa, onları paylaşırım artık 🙂
Herkese, hepimize hayırlı Ramazanlar olur inşallah 😉
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10