“Arkadaşlar, zencefilli kurabiye sevmeyen var mı?” Peki o sevimli resimli teneke kutularda satılanları bayıla bayıla yedikten sonra “nasıl yapıyorlar bunu yahu?” demeyen var mı? Ya sanal alemin altını üstüne getirip, bulduğu her tarifte bir umutla mutfağa girip emeği boşa, malzemesi çöpe gitmeyen? Ya da mutfaktaki becerileri aya ulaşmış hatunlardan, yalvar yakar tarif isteyip alamayan, alsa da malzemesi eksik söylendiğinden elinde kalan hayal kırıklıkları boyunu aşan var mı?
Kızımın 4 yaş doğum gününde kızımla birlikte yapmıştım bu minnakları. Görüntüsüne de tadına da bayıldılar, tabi ki en çok da çocuklar.
İlla ki doğum gününü beklemeyin, evinizde bir minik varsa hemen yapın, hatta izin verin o da katkıda bulunsun yiyeceği kurabiyenin yapımına.
Şekli bozuk olsun hiç önemli değil, siz kurabiyeleri değil, çocuğunuzun yüzündeki ifadeyi izleyin yapım aşamasında. Ve sakın ola düzeltmeyin yaptıklarını, öylece pişirin. Pişme anını fırının önünde birlikte takip edin, soğuyana dek sütleri hazır edin, hem kendinize hem ona.
Havalar tam da kıvamındayken, alın mis kokulunuzu ve onun minik ellerinden çıkan diğer mis kokuluları, çıkın balkona. Süt eşliğinde keyifle karşılıklı kurabiye yemenin yerini, hangi etkinlik tutabilir ki? 😉
Bu caanım lezzetin anavatanı, adından da anlaşılacağı üzere Arap mutfağı. Şambalı ya da Şambali’de deniyor yöreye göre. Yapılışı ve malzemeleri de yine yöreye göre değişse de, en lezzetlileri sokakta, seyyar arabalarda, minik dikdörtgen dilimler halinde satılanlar oluyor genelde. Görüntüsü Şam, lezzeti Revani olanına daha sık rastlanıyor maalesef onlarda da ama gerçek lezzetini tutturabilen, gerçek satıcısına ulaşmak biraz sıkıntılı olsa da imkansız değil.
Satıcının hasını aramak yerine en lezzetlisini kendim yaparım derseniz, işte onun üstüne lafım yok. 😉
Malzemeler:
1 su bardağı yoğurt
1,5 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
1/2 kg.irmik
4 yemek kaşığı tahin
3 yemek kaşığı pekmez
1 su bardağı ceviz
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı kakao
1/2 çay bardağı toz fıstık
Şerbeti İçin:
4 su bardağı şeker
4 su bardağı su
limon suyu
Hazırlanışı:
İlk olarak şeker, su, ve birkaç damla limon karışımını kaynatarak, şerbetini hazırlayın ki; asıl tatlı hazır olana dek tamamen soğumuş olsun.
Karıştırma kabınıza yoğurdu ve sütü koyup çırpın. İrmiği ve şekeri ekleyin, tel çırpıcıyla iyice karıştırın.
Bu tarifteki ölçüler için pişirme kalıbı olarak, büyük yuvarlak Borcam en ideali. 2-3 yemek kaşığı tahinle pişirme kabınızın dibini yağlayın. Hazırladığınız irmikli karışımın yarısını dökün. Üzerini ilk önce tarçınla, sonrasında kakaoyla kaplayın. Cevizleri elinizle iri parçalara bölün, kakaonun üzerine serpiştirin.
Kalan irmikli karışımı, cevizli kısmı bozmamaya dikkat ederek, yemek kaşığı yardımıyla parça parça yayın. Elinizi ıslatın, yüzeyi iyice birleştirin.
İlk olarak kalan tahini, onun üzerine pekmezi yine yemek kaşığı yardımıyla en üste gezdirin. Yüzeyi birleştirmek için de yine ıslattığınız ellerinizi kullanın.
Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişirin. Çıkarttıktan hemen sonra üçgen dilimler halinde kesin ve soğumuş şerbeti üzerine dökün.
Şerbetini iyice çekene ve soğuyana dek bekleyin.
Servis öncesi son adım; dilimlerin her birinin üzerine toz fıstık serpiştirmek, afiyet olsun 😉
* Bu tarif biraz farklı gelecek size, bilinen lezzetin çok daha katmerlenmiş hali tam da bu işte, deneyin 😉
Adı, Arapça’da “tatlı, güzel” anlamına karşılık gelen helvanın bizdeki kökeni epey eski; Osmanlılar hatta bazı tarihçilere göre taaa Selçuklular, Orta Asya Türkleri dönemine dayanıyor. Düğün, bayram, doğum, gurbetten dönüş, hastanın iyileşmesinin müjdesi gibi özel günlerde kutlama sofralarının baştacı olarak ilgi görmüş yıllarca. Bunun yanında ölümlerde de acının ortağı olmuş.
Arapça’da, geniş anlamda tüm tatlıları bünyesinde barındıran ‘hulviyyat’ sözcüğünden türemiş. Bu sebeple, Arap mutfak kültüründeki helva ile Osmanlı’daki helva kavramı farklı.
Araplar, helvayı tatlıların ana başlığı olarak kullanırken, Türkler’de durum; sadece un, pekmez (bal, şeker) ve tereyağ karışımı ile hazırlanan tatlı çeşitlerini bu başlık altında toplamış olmaları.
Mevlana’nın eserlerinde de en çok adı geçen tatlı olan helva, mevlevilik öğretisinde sabrın karşılığına denk gelir.
Neden değişti, nasıl değişti bilinmez; zaman içerisinde yalnızca, cenaze törenleri ve kandil gecelerinde yapılır oldu ki; üzücü ama bu adet bile yok olmak üzere maalesef.
Hayata kattığı anlam ile gelenekselleşmiş bu özel tatlının yaygınlığının azalması, yapımının unutulması ya da gelecek nesillere aktarılmamasının, muazzam tarihine çok büyük haksızlık olacağı kanaatindeyim.
Malzemeler:
250 gr.tereyağ
2 su bardağı un
2 su bardağı şeker
3 su bardağı süt veya su
ceviz, fıstık, fındık, tarçın (tercihe bağlı)
Hazırlanışı:
İlk iş olarak şekeri soğuk süt veya suda eritene kadar karıştırarak şerbet karışımını hazırlayıp, beklemeye alın.
Tereyağını eritip, unu ekleyin. En kısık ateşte tahta bir kaşıkla, sürekli karıştırarak rengi dönene kadar kavurun. Helvaya asıl kıvamını verecek olan, bu kısık ateşte sabırla karıştırma süreci olduğundan aceleye getirmemeniz, sıkılıp ısıyı yükseltmemeniz lezzetinin ana şartı.
Bejden kahverengine doğru dönmeye başlamışsa ve buram buram pişmiş un kokusu alıyorsanız, hazırladığınız şerbeti ekleme vaktidir.
Bir elinizle unu karıştırırken, diğeriyle sıvı karışımını azar azar ilave edin ki; top top unların kalmadığı, pürüzsüz bir helvanız olsun.
Şerbetini iyice çekene dek, sürekli karıştırarak pişirin.
Tüm sıvıyı çektiği, kaşığa ve tencereye yapışmadığı, her ikisinden de kolayca ayrılıp, bağımsızlığını ilan ettiği ana gelmişseniz, işlem tamam demektir.
Ocaktan aldıktan sonra sıcak, soğuk, tarçınlı, tarçınsız, şekilli ya da şekilsizce tepeleme doldurulmuş bir tabakta, dilediğiniz gibi tüketebilirsiniz.
* Kavurma kısmındaki ince ayarı tam olarak tutturamazsanız lezzet sıkıntılı bir helvanız olacağından, dikkatli olmakta yarar var. Rengini beyaz bırakır, kavurma işlemini kısa tutarsanız; yerken çiğ un kokusu ve tadı alırsınız. Olması gerekenden daha uzun süre kavurursanız unu yakabilir, yanık kokusu ve acılaşan tadıyla başbaşa kalabilirsiniz. Dolayısıyla hem burnunuzu hem gözünüzü kullanarak yapmanız gereken en püf bölümü, bu unu kavurma kısmı.
** Asıl helva, şeker yaygınlaşmadan evvel pekmez ya da balla yapılırmış, tercihinizi o yönde de kullanabilirsiniz.
*** Kavurma aşamasında fıstık, fındık, ceviz gibi eklemeler yapabilirsiniz.
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10