Seni hatırladıkta başım göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyor yüreğim… Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla, o hüzünden bu neşeye konup kalkıyor gün boyu nedensiz… Ve her konduğunda diğerini iple çekiyorum bu hislerin…
Seninleyken pervaneleşen yelkovanlar, sensiz mıhlanıp kalıyor yerine, bir akrep kadar hain… İşte, yolda, yatakta içim içime sığmıyor…
Senden söz edilince yüzüm, benden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyor ve sen, her durduğum yerde duruyor, her baktığım yerden bana bakıyor, ben keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsun…
Dünyanın en güzel yeri senin yaşadığın yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki keder… Hayat seninle güzel ve sensiz müptezel…
Bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve sen gider gitmez özlem saç diplerimden çekiştirip beynimi acıtıyor…
İştahım kapanıyor, iştahım açılıyor, iştahım şaşırıyor… İştahım, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyor…
Elim telefonda yaşıyor, parmağımla ha bire seni tuşluyor, dara düştüğümde kapıyı çalanın sen olduğunu adım gibi biliyorum…
Mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona sen diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi sana yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken “keşke o anlatsa” diye iç geçiriyorum…
Kokun burnumdan, yüzün gözümden, sesin kulağımdan, tenin aklımdan silinmiyor bir türlü…
Özlemi, sol mememin altında, tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorum gün boyu… Hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorum…
Sensiz geceler ıssız, sokaklar öksüz… Ayrılık ölüme, vuslat sehere denk…
Gamze gamze tebessüm de, alev alev öfke de senin için…
Bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep senin yüzü suyun hürmetine…
Uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yok…
Dışarıda yer yerinden oynuyor ve “içeri”de bu beni zerrece ilgilendirmiyor…
Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorum ve bütün bu hallerime ben bile akıl erdiremiyorum…Gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyor…
Senden her gidişimde ayaklarım “geri dön!” diye yalpalıyor ve ben, kendime rağmen dönüyorum sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla…
Adı yok, yolu yok, dilini, tarifini bilmiyorum!
Sadece,
SeNi SeViYoRuM…
Can Dündar’dan ‘Değiştirilmiş Alıntı’ 🙂
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10