"Kahvaltı" kategorisine yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

“Arkadaşlar, aranızda krep sevmeyen var mı?” Yoktur yoktur, biliyorum ben 😀

“Ayarını tutturamıyorum, yumurta kokuyor yiyemiyorum” gibi yakınmaları olanlar ve yeni başlayanlar için basit ama etkili bir lezzet; krep. Hadi bakalım, yiyelim, yedirelim. 🙂

Read More

18 March 2015
3,834 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

“Sütün de reçeli mi olurmuş?” demeyin. Olur, hem de öyle bir olur ki; dimağınız şaşar. Beyaz Nutella mı desem, (önümüzdeki günlerde orjinal Nutella tadına eşdeğerini, çikolatalısını da yayınlayacağım 😉 ) çocukluğumuzun sütlü bonbon şekeri tadı mı desem böyle karamelimsi, dünya tatlısı bir şey bu.

Colombia’da Arequipe, Peru, Bolivya ve Şili’de Manjar adıyla satılıyormuş ama aslen Arjantinli olan bu melez dilberin orjinal adı, ‘Dulce de Leche’.

Çocukların beslenme çantasına gönül rahatlığıyla koyabileceğiniz, ekmek, bisküvi üzerine sürüldüğünde de bayıla bayıla yedirebileceğiniz bir tat.

Read More

09 March 2015
1,521 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Acıka, acuka, muhammara ya da daha daha başka… Ne dediğinizin, ne diye bildiğinizin çok da önemi olmayan, ortak bir lezzeti takıyorum damağınıza bugün…

 

Malzemeler:

3-4 diş sarımsak

1/4 su bardağı zeytinyağı

5 yemek kaşığı domates & biber salçası

tuz

karabiber

kimyon

kırmızı biber

1/2 su bardağı ekmek içi

1 su bardağı ceviz

 

Hazırlanışı:

Salçayı, acı severliğinizle orantılı olarak domates ve biber salçasını toplamda 5 kaşık olacak şekilde karıştırın. Tavaya koyduğunuz zeytinyağına salçaları ekleyin, kokusu iyice çıkana dek (yaklaşık 5-6 dakika) kavurun.

Baharatların tamamını ekleyin, karıştırarak birkaç tur daha kavurun. Ezilmiş sarımsakları ekleyin, 1 dakika kadar daha kavurup, ocaktan alın.

Dövülmüş ceviz ve ufalanmış ekmek içini karışıma ekleyin, iyice karıştırın, soğumaya bırakın. Oda sıcaklığına ulaştıktan sonra buzdolabında bir süre dinlendirip ekmek üstü, minik kanepeler, tabakta üstünde iri cevizler ya da bambaşka yöntemlerle servis yapın. Her zaman olduğu gibi; hayal gücünüzle sınırlısınız. 😉

* Tercihe göre; nane, kekik, fesleğen, kişniş, çemen tozu, sumak gibi baharatlar eklenebilir.

25 February 2014
6,782 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Tartışmasız en iyi rakı mezesidir. Velev ki; benim gibi taparcasına tahin düşkünü Antalya insanları için, “ister zengin ol ister fukara, en güzel mezedir hibeş rakıya!” 😀

Tok olsanız bile yedirir, ne kadar yediğinizi, doyup doymadığınızı asla bilemezsiniz. Yanında başka bir şeye ihtiyaç bırakmaz. -köpoğlu hariç tabii, o da varsa şayet, o masadan kalkılmaz-

Yapılışı çok zor değildir fakat; neyi ne kadar koyacağını bilmek, kararını ayarlayabilmek maharet ister. Ayarı tutmamışsa ağır olur, tuhaf olur, bir şeye benzemez, işinin ehli yapmışsa da tadından yenmez.

Hani mezedir dedik ama taze bir ekmekle akşam yemeği, gece atıştırması, kızarmış ekmekle sabah kahvaltısını -yine yanında hiçbirşey istemeden- paşalar gibi yaptırır.

Tabii ki asıl maharetini rakı içilirken gösterir, rakının acılığını siler, dönüştürür ve bana göre dünyanın en güzel mezelerinden biridir; yedikçe yediren, sevdikçe sevdirendir, candır, canımın içidir. 🙂

 

Malzemeler:

1 su bardağı tahin

2 tatlı kaşığı kimyon

1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber veya pulbiber

3-4 diş sarımsak

2 limon suyu

1 kahve fincanı zeytinyağ

1 tatlı kaşığı tuz

 

Hazırlanışı:

Tahin bir kaba alınır. İçine koyulacak malzemeler sırayla ve mutlaka aralarında 1-2 dakikalık bekleme süreleri olacak şekilde eklenir.

Şöyle ki; tahine ilk olarak kimyonu ekleyin, karıştırın. 1-2 dakika bekledikten sonra kırmızı biberi ilave edin, karıştırın. Tekrar bekleyin ve ezilmiş sarımsağı ekleyin ve yine karıştırın.

Limon suyunu olabildiğince yavaş ve azar azar ekleyin, eklerken sürekli karıştırmaya devam edin. Limon önce küstürüp, sonra barıştırır tüm malzemeyi, o nedenle limonu ilk eklediğiniz an tahinin katılaşması, sertleşmesi doğal yapım sürecinin bir parçası, endişelenmeyin. 😉

Limonu ekleyip karıştırdıktan sonra kabınızı yana doğru eğik tutun, tahinin yağının üste çıkmasını bekleyin ve çıkan yağı bir kaşık yardımıyla alın.

Aslında bu işlemin aslı şöyledir; zaman varsa ve üşenilmezse, bir gün öncesinden tahin bir kaba koyulur, üzerinde biriken yağ kaşıkla alınır, dinlendikçe yenisi gelir, tekrar alınır, yağ tamamen süzüldükten sonra yapım aşamasına geçilir. Bu şekilde sadece orjinalini yazsam okunduğunda “ohoooo” deneceğini bildiğimden, hızlı yöntemi anlatıyorum zaten. 🙂

Tahinin yağını çıkarma işlemini hallettikten sonra, son aşamaya giriyoruz. Boza ya da hardal kıvamına yakın bir kıvam alana dek azar azar zeytinyağ ekleyin ve en son karıştırma turu öncesi tuz ilave edin, karıştırın, servis tabağınıza aktarın. Üzerine kalmışsa eğer zeytinyağı gezdirebilir ve göz zevkinize göre süsleyebilirsiniz.

* Tüm yapım boyunca mutlaka ve yalnızca tahta kaşık kullanın.

** Her aşamada mutlaka aynı yönde karıştırın ve tuzunu mutlaka en son ekleyin. Her iki kurala da uymazsanız tahin kesilir, kıvam tutmaz.

*** Tahinin yağını çıkartma işlemini atlamayın, tahinin yağının üzerinde yüzmediği hibeş makbuldür.

**** Tüm malzemeyi ekşi, sarımsak, acı severliğinizle orantılı arttırıp eksiltmek mümkün ancak, bu durumda çıkacak sonuçtan memnun kalmama ihtimali yüksek, risk almayın. 😉

29 November 2013
8,009 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Haaah tam da saati; yanında taze demlenmiş çay, peynir, zeytin, domates, salatalık ve biberle bu saatlerde en nefis gidendir. Evdeyseniz hemen, şu an yapıp 5 çayı faaliyetine yetiştirme şansına sahipsiniz, yok ofisteyseniz benim gibi yutkunmakla idare edeceksiniz 🙁

Hoş, saati de yoktur hani; şimdilik hayaliyle yetineni, iş çıkışı gerçeğine kavuşabilir, niyet önemli. 😉

 

Malzemeler:

Ekmek hamuru

sıvıyağ

çörekotu (isteğe bağlı)

 

Hazırlanışı:

Öncelikle en yakın fırına gidilir, evdeki kişi sayısı ve onların yeme kapasitesi hesaplanır, çıkan rakama göre ekmek hamuru alınır. Bir koşu eve gidilir, ekmek hamuru genişçe bir kaba koyulur, üzeri bez ya da kağıt havluyla kapatılır, azıcık daha mayalanmaya bırakılır.

Bu arada çay demlenir, domatesler, salatalıklar, peynirler şekil şekil kesilir, efenim zeytinler ister sade, ister soslanarak bir tabakta istiflenir. Masa kurulur, hiç eksik kalmayacak şekilde son bir kez gözden geçirilir ki; pişiler kızarır kızarmaz sofraya oturulsun, bitene dek de kalkılmasın, keyifler bozulmasın.

Geniş bir tavaya bolca sıvıyağ dökülür, ocağın altı açılır.

Hamuru elimize alacağımız her seferde elleri yağlamakta kullanmak üzere, minik bir tabağa sıvıyağ dökülür.

Hamurun şekillendirileceği alan (tezgah, tepsi, tabak v.s.) hafif yağlanır. Tüm bunları yapana kadar pofur pofur hale gelmiş olan ekmek hamurundan (küçük tabaktan eller yağlanarak) istenen büyüklükte parçalar kopartılır, yağlı zeminde parmak uçlarıyla şekillendirilir. Ucundan kaldırılır, iyice ısınmış yağa yavaşça bırakılır ve 2 çatal yardımıyla hızlı hızlı (yuvarlaklar çizecek halde) kendi etrafında 3-4 tur döndürülür. Pofidik pofidik olmasının püf noktası işte tam olarak bu kısımdır, kıyağımı unutmayın 😉

pisifoto2

 

Alt kısmı kızardığında ters çevrilir, diğer kısmı da aynı şekilde kızartılır. İlla ki sıcak servis makbuldür.

 

pisifoto3

Ve o koskocaman tepside tepeleme yığılmış pişileri ilk gördüğünde “aaa kim yiyecek bu kadar pişiyi?” göz açıp kapayana dek tüketilmesinden sonra da; “of ne yedik beee!” şeklindeki keyifli pişmanlık söylemleri adettendir 😀

* Yüksek ateş ve bol yağ, olmazsa olmazıdır.

** Kızartma işini hakkıyla yapacak birilerini bulursanız yaşadınız, kaşla göz arasında dağlar kadar hamuru bitirirsiniz, illa ki birilerini kandırmaya bakın. 😉

05 November 2013
5,345 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Patates ve yumurta, genelde bekar ya da öğrenci evlerinin gözdesi, tıpkı makarna gibi. Ucuz, kolay bulunur, çeşidi bol, lezzetli, doyurucu. İşte bu ana malzemelerden ortaya çıkabilecek lezzetlerin en damak çatlatanı da patatesli yumurtadır bana göre. Günün her saatinde, her öğünde bayıla bayıla indirebilirim mideme, yanında bir de taze demlenmiş çay varsa kimseler dokunmasın bana. 😀

Sevmeyenine rastlamak pek mümkün değil gibi ama bilmeyeni vardır, olabilir, paylaşmak gerekir. 😉

 

Malzemeler:

3 patates

4 yumurta

kekik

karabiber

tuz

tereyağ

sıvıyağ

 

Hazırlanışı:

Küçük küpler halinde kesilmiş patatesleri sıvıyağda kızartın. Derin bir kaseye yumurtaları kırın, baharatları ekleyip çırpın. Fazla yağını süzdüğünüz patateslere tereyağ severliğinizle ölçülü olacak şekilde tereyağ ekleyin, yağ eriyene dek 1-2 kez hızlıca patatesleri çevirin.

Çırpılmış yumurtayı eşit dağılacak şekilde kızarmış patateslerin üzerine dökün. Bu aşamadan sonrası omlet yapar gibi; hiç karıştırmadan  önce altını, sonra ters çevirerek üstünü pişirin.

Sonrası nam nam nammmm 😉

* Sevmiyorsanız ya da tercih etmiyorsanız, tereyağ aşamasını atlayabilirsiniz.

** Kişi sayısına göre tüm malzemeler arttırılıp eksiltilebilir, ekstra malzemelerle bambaşka boyutlara atlanabilir.

22 October 2013
3,768 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Börek dediğin, ıspanaklı olsun da nasıl olursa olsun değil mi? 😀 Ne güzel sebzedir şu ıspanak yahu, her şeyi sevilerek yenir. İçinde demiri vardı, yoktu, yararlıydı, değildi gibi bilimsel yaklaşımlarla hiiiç işim olmaz. Lezzetli mi, gözümü de gönlümü de doyuruyor mu ona bakarım, gerisi lafügüzaf 😉

 

Malzemeler:

5 yufka

500 gr.ıspanak

250 gr.kıyma

1 iri soğan

tuz, karabiber

 

Sos İçin:

3 yumurta

5 yemek kaşığı yoğurt

1 çay bardağı süt

1/2 çay bardağı sıvıyağ

1/2 çay bardağı su

 

Hazırlanışı:

Az sıvıyağ eklediğiniz tavada soğanları kavurmaya başlayın. Renkleri dönmeye başladığında kıymayı ekleyin, suyunu salıp, tekrar çekene dek kavurun. İri iri doğradığınız ıspanağı ekledikten sonra, 2-3 tur karıştırıp, ıspanakların fazla pişmesine izin vermeden ocaktan alın. Damak tadınıza göre tuz, karabiber ve istediğiniz baharatlarla tatlandırın.

İç harcın ılıklaşmasını beklerken sosu hazırlayın. Yumurtaları kırıp çırpın ve sırasıyla yoğurt, süt, yağ ve suyu karıştırarak ekleyin.

Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine ilk yufkayı yerleştirin. Dışarı sarkan kısımları ortaya doğru büzerek içeri alın, her tarafının eşit yükseklikte olmasını sağlayacak şekilde rastgele büzüştürün.

Hazırladığınız sostan her yerini ıslatacak şekilde sürün. 2. ve 3. katlarda da aynı işlemi tekrarlayın. Yeni koyduğunuz her katta, sosu sürmeden önce ellerinizle hafif bastırın.

3.yufkayı da sosladıktan sonra iç harcını yayın. Kalan 2 yufkayı da aynı şekilde sırayla soslayarak harcın üstünü kapatın. En üste kalan sosun tamamını dökün.

Önceden ısıtılmış 170 derece fırında kızarana dek pişirin.

27 September 2013
4,925 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

en_USEnglish