Vaktimin kısıtlı olduğu zamanlarda, aslında zahmetli olan domates çorbasını bir çırpıda yapıverdiğim çok pratik ve bir o kadar da lezzetli bir tarifim var.
Malzemeler:
1/2 litre %100 domates suyu (Ben Dimes ya da Cappy kullanıyorum)
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yemek kaşığı tereyağ
1/2 litre su
1 çay kaşığı tuz
Rendelenmiş kaşar
Hazırlanışı:
Tencereye sıvıyağı ve tereyağını koyup unu ekleyin, kokusu çıkana dek (2-3 dakika) kavurun. Soğuk suyu ekleyip hızlı hızlı karıştırın. Domates suyunu ve tuzunu ekleyip karıştırarak kaynatın.
3-4 dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıp üstüne bol kaşar rendesi serperek servis yapın. Evde küçük küçük doğranıp kızartılmış kıtır ekmekleriniz varsa servisinize onları da ekleyebilirsiniz.
Afiyet olsun 🙂
Malzemenin bolluğu gözünüzü korkutmasın; çok kolay, sunumu güzel, gülümsetme garantili, lezzetli bir salata bu. Kutlama masalarının en şirini, çocukların olduğu kadar ruhu hiç büyümeyenlerin de favorisi kaplumbağa salatasının keyifli oluşma-gelişme süreci 😉
Malzemeler:
1 paket makarna (şekil seçimi size kalmış)
1 su bardağı havuç
1 su bardağı bezelye
1 su bardağı kornişon
1 su bardağı mısır
3 çorba kaşığı süzme yoğurt
4 çorba kaşığı mayonez
bir tutam dereotu
2 yemek kaşığı zeytinyağ
tuz
salatalık
1 adet haşlanmış yumurta
2 adet karanfil
Hazırlanışı:
Havuç, bezelye, mısır üçlüsünü ayrı ayrı haşlayabilir ya da konserve şeklinde olanlardan kullanabilirsiniz. Bu işlemi hallettikten sonra havuç ve kornişonu küp küp, dereotunu incecik doğrayıp bir kenarda beklemeye alın.
Salatalıkları kabuklarını soymadan, olabildiğince ince yuvarlaklar şeklinde kesin. Adet belirtemiyorum, kullanacağınız kaba göre değişecektir.
Yumurtayı haşlayın, o da kullanılacaklar sırasına hazır olarak girsin.
Diğer taraftan yoğurdu mayonezle karıştırıp, zeytinyağıyla ve tuzla sıvı karışımı da hazırlayın.
Haşladığınız makarnaya sıvı karışım hariç diğer tüm malzemeyi ekleyip, karıştırın.
Tamamen karıştıklarından emin olduktan sonra sıvı karışımla buluşturun ve iyice birbirlerine geçmelerini sağlayana dek karıştırın.
Büyük ve derince bir tabağa, en dipten başlayarak ve iç çevresini tamamen kaplayacak şekilde, yuvarlaklar halinde kestiğiniz salatalıkları boşluk vermeden yerleştirin.
Makarna salatasını, salatalıkların arasındaki boşluğa döküp, hafifçe bastırın.
Kalıplaşması için 1-2 saat ya da zamanınız varsa daha fazla buzdolabında bekletin.
Sığabileceği büyüklükte bir servis tabağına ters çevirerek çıkartın.
Salatalıktan genişçe kestiğiniz ayakları ve minik üçgen şeklindeki kuyruğu, hafifçe makarnanın altına sokarak yerleştirin.
Haşlanmış yumurtanın sivri tarafının alt kısmına minik bir kesik atın ki; burası ağzı olacak ve onun biraz üstüne simetrik olarak karanfilden gözleri yerleştirin. Düz kısmı makarnanın hafif içine girecek şekilde monte edin.
Yemesi için ağzına minik, taze bir marul parçası eserinizin son hamlesi 😉
*Çocukların da sağlıkla yiyebilmesi açısından malzemeleri kısıtlı tutuyorum ben genelde. Sosis başta olmak üzere, bir çok ekleme yapabilir, sadece çocuklar için hazırladığınız zamanlarda ise; mayonezi tamamen çıkartıp, yoğurdu arttırabilirsiniz.
Bir önceki yazımda, tatil günü dışarıda kahvaltı yapmaktan bahsederken, evdeki kahvaltılarımız da çok özeldir, keyiflidir demiştim ya, o özel sofralarımızın hem lezzetli, hem doyurucu, hem de yapımı kolay olanlarından, biri; omlet… Malzemeleri her hafta farklıdır bizim evde, o sabah uyandığımızda aklımıza hangisi geldiyse, canımız hangisini çektiyse onu yaparız, bilmeyen yoktur ama tarifiyle beraber işte omlet 😉
Malzemeler:
5-6 yumurta
5-6 kokteyl sosis
10-15 mantar
bolca rendelenmiş kaşar
1 yemek kaşığı tereyağ
1/2 çay bardağı süt
tuz, karabiber, kekik
Hazırlanışı:
Sosisleri orta kalınlıkta yuvarlaklar halinde dilimleyip, çok az yağda hafifçe kızartın.
Bir kapta çırptığınız yumurtalara, baharatlar, süt ve 1-2 yemek kaşığı kadar suyu ekleyerek karıştırın.
Mümkünse omlet tavası yoksa yayvan tavada erittiğiniz yağa, eşit yayılacak şekilde yumurtalı karışımı dökün.
Alt tarafı iyice kızarınca düz bir kapak ya da tabak yardımıyla ters çevirin.
İnce şeritler halinde kesilmiş mantar ve sosisleri, omletin yarısını kaplayacak şekilde ekleyin, üzerine kaşar rendesi serpin.
Altta kalan kısım kızardığında, malzemesiz kısmı malzemenin üzerine kapatarak yarım ay şekline getirin ve çok kısa bir süre bekletip ocaktan alın.
Yanında kahvaltılıklar ve illa ki iyi demlenmiş çay eşliğinde afiyet olsun 😉
* Aslında her seferinde göz kararı yapıyorum, malzemeleri tahmini yazdım, arttırılıp, eksiltilebilir.
Geçtiğimiz haftasonu aşure günümdü. Öğleden sonraya kalmasın diye erkenden uyandım. Kahvaltı keyfi uzun süreceğinden, hızlıca yapılıp o hızda da tüketilen, son derece basit, sunumu ve lezzeti aksine bir o kadar güzel sosisli milföy yapayım deyip, akşamdan hazırladım, sabah pişirilmek üzere dolaba kaldırdım.
İşte o börek, şimdilik sadece bununla yetinin, aşure tarifi de gelecek, söz 😉
Malzemeler:
Milföy hamuru
Sosis
Yumurta Sarısı
Susam
Hazırlanışı:
Milföyleri önceden buzluktan çıkarıp yumuşamaya bırakın. Yeterli kıvama geldiğinde, elinizle kenarlara doğru çok az açın.
Sosisinizi hamurun bir kenarına yerleştirin. Çok sıkı ya da çok gevşek olmayacak şekilde, sosisi milföyle sarın.
Yağlı kağıt serilmiş tepsiye börekleri yerleştirip, üzerlerine yumurta sarısı sürün.
Diplerine çok inmeden, her birine kesikler atın. Son olarak susam serpin, fırına verin. Kızarana dek pişirip, sıcak servis yapın.
Afiyet Olsun 😉
* Malzemelerde ölçü vermedim çünkü; kişi sayısına göre ayarlanması en kolayı.
** Uzun sosis de kullanabilirsiniz minik, kokteyl sosis de. Kokteyl olursa ikişer, uzun kullanırsanız birer tane yeterli.
11 ayın sultanı Ramazan geldi, hoşgeldi…
Her yıl, kan sayımın ve açlık şekerimin sınırda olmasından dolayı, kan şekerimin ciddi ölçüde düşmesi bayılmalara kadar gider ve bilenler bilir, birçok kez hastanede serumla orucumu açmışlığım vardır 🙂 Ve ısrarla her yıl oruç tutmayı denerim, bu yıl da değişen birşey yok, bugün 2.günüm, laf aramızda yakınlarıma pek söylemiyorum ama arada bir yoklamaya başladı…
Bu problemimden ötürü ben genelde orucumu tatlıyla açıyorum, biraz yemek yedikten sonra da tatlıyla devam ediyorum. Yaz günlerinin kendini hissettirdiği bir zamanda oruç tutmanın zorluğu zaten malum. Gün boyu tutulan orucun ardından, -benim gibi sorunu olanlar için biraz daha fazla olmak şartıyla- şeker ihtiyacını karşılamak, meyveler ve şerbetli tatlılara göre daha hafif olan sütlü tatlılara düşüyor sanırım.
Nedense sadece Ramazan ayında tüketiliyor güllaç. Oysa, sütlü tatlıların şahıdır bana göre.
Tarife gelirsek; güllaç paketlerinin üzerindeki tarifle neredeyse aynı, süt ve şeker miktarı dışında fazla bir oynama yapmadım.
Malzemeler:
10-11 güllaç yufkası
2,5 lt süt
750g toz şeker
1 paket vanilya
üzerini süslemek için nar, dövülmüş ceviz veya antep fıstığı
Hazırlanışı:
Süt ve şekeri kaynatın, vanilyayı ekleyip biraz ılıklaşması için bekletin.
Bir güllaç yaprağını parlak kısmı yukarı gelecek şekilde tepsiye serin. Üzerine bir kepçe ılımış sütten gezdirin, diğer yaprağı bunun üzerine koyup tekrar süt gezdirin. Bu işlemi tüm yapraklar bitene kadar tekrarlayın.
Kalan sütü en üstteki yaprağın üzerine dökün. Süt fazla gelir diye korkmayın, yapraklar çok fazla süt çekiyor.
Buzdolabında 1-2 saat bekletin.
Servisten önce üzerini nar taneleri ve dövülmüş ceviz veya antep fıstığı ile süsleyin.
Afiyet olsun…
Pazar günleri ve özellikle Pazar kahvaltıları, benim için çok özeldir. Bu nedenle her haftasonu, öncelikle gözümün doyacağı sofralarda, uzun süreli kahvaltı keyfine bayılırım. Bugün her zamankinden epey farklı bir kahvaltı yaptık. Bir Trabzonlu olarak her fırsatta ballandıra ballandıra anlattığı, haftalardır sözünü verdiği yöresel yemeklerinden birini yaptı sevgilim; kuymak…
Adını hep duymuş ama daha önce hiç yememiştim, gerçekten inanılmaz bir lezzet! Üstelik sofrayı hazırlamanın zahmetsizliği de cabası, kuymak, ekmek ve çay ya da başka ne tercih ederseniz içeceğinizi koymanız yeterli, hepsi bu 😉
Ellerine sağlık canım benim 😉
Malzemeler
1 su bardağı mısır unu
100 gr. Trabzon Tereyağı
150 gr. Trabzon İmansız Peynir (veya Golot)
1 su bardağı su
Hazırlanışı:
Tereyağını tencereye koyun. Yağ eridikten sonra mısır ununu dökerek, rengi değişene ve un kokusu gidene kadar tereyağı ile kavurun. Pembeleştiğinde suyunu ilave ederek pişirmeye devam edin.
Katılaşmaya başlayınca peynirini ekleyin. Tahta kaşığı hafif hafif aralara daldırıp çıkartarak, peynirin iyice eriyip yayılmasını sağlayın.
Peynir tamamen eriyip azıcık da dibini tutturduğunuz an, kuymak hazır demektir. Sıcak sıcak servis yapın.
*Bulamadığınız zamanlarda Trabzon tereyağı yerine normal tereyağ ve imansız peynir yerine örgü peynir ya da kaşar da kullanabilirsiniz.
** Her seferinde göz kararı yaptığımız için yaklaşık ölçüler verdim, miktarlarla dilediğiniz gibi oynayabilirsiniz.
Afiyet olsun…
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10