Ah ne talihsiz sebzedir kereviz; sevenini bulabilmek bile zorken, “bayılırım” diyene rastlamak mümkün değil gibi sanki. Eee ne yapmak gerek; tüm sebzeler gibi tüketilmesi şart olduğundan, çeşitlendirerek, başka başka malzemelerin arasına çaktırmadan gizleyerek sevdirmek gerek.
Efendim, “asla ağzıma sürmem!” diyenlere, kereviz olduğunu söylemeden bu tarifin tadına baktırmanız kafi, gerisi kendiliğinden gelecek, “daha yok mu?” denecektir, garanti 😉
Malzemeler:
1 büyük boy kereviz
1/2 limon suyu
1 çay kaşığı tuz
1 orta boy elma
4-5 yemek kaşığı süzme yoğurt
4-5 yemek kaşığı mayonez
2 diş sarımsak
1/2 su bardağı çekilmiş ceviz
1 portakal
Hazırlanışı:
Limon suyu ve tuz koyduğunuz kaba, kabuklarını soyup rendelediğiniz kerevizleri ekleyin. Karıştırıp ovun, suyunu sıkıp bir kaba aktarın. Üzerine soyulmuş elmayı rendeleyin.
Yoğurt, mayonez, ezilmiş sarımsak ve cevizi karıştırarak sosunu hazırlayın, elma ve kerevizle buluşturun, iyice karıştırın.
İri bir portakalı, kabuklarını soymadan düzgün yuvarlaklar halinde dilimleyin. Her dilimin üzerine 2-3 yemek kaşığı salatadan koyup, ceviz ya da uyabileceğini düşündüğünüz başka bir malzemeyle süsleyin.
Evde kalan tavuğu değerlendirme ya da benim gibi çok fazla sevmeyene bile yedirebilme, amacınız ne olursa olsun, sonuç şahane 😉
Malzemeler:
3-4 kalçalı tavuk budu
1 büyük kavanoz konserve garnitür
Beşamel İçin:
2 yemek kaşığı tereyağ
3 yemek kaşığı un
2,5 su bardağı süt
1 tatlı kaşığı tuz
1/2 tatlı kaşığı şeker
1,5 su bardağı rende kaşar
Hazırlanışı:
Tavukları haşlayın, kemiklerinden ayırın, didikleyin. Garnitürü süzün, tavuğa ekleyin, harmanlayın.
Bir tencerede erittiğiniz tereyağına unu ekleyin, sürekli karıştırarak rengi hafif dönene dek kavurun. Azar azar eklediğiniz sütle çırparak koyulaşana dek pişirin. Rendelenmiş kaşarın yarım bardak kadarını, tuzu, şekeri ekleyin ve ocaktan alın.
Bir fırın kabına tabanını hafif kaplayacak şekilde beşamel yayın. Üzerine tavuklu karışımı yayarak koyun. En üstü beşamelin tamamıyla kaplayın.
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri hafif kızarana dek pişirin. Tüm yüzeye rendelenmiş kaşar peyniri serpiştirin, bu kez tamamen kızarana dek pişirin.
* Şayet kullanıyorsanız, beşameli hazırlarken 1 tablet et ya da tavuk suyu ekleyebilirsiniz.
** Hazır garnitür kullanmak istemezseniz patates, havuç ve bezelyeyi ayrı ayrı haşlayıp, küp küp doğrayarak kendiniz hazırlayabilirsiniz.
*** İçerisine mantar, brokoli, patlıcan, kabak gibi farklı sebzeler ekleyerek, damak tadınıza en uygun lezzeti yakalayabilirsiniz.
Patates ve yumurta, genelde bekar ya da öğrenci evlerinin gözdesi, tıpkı makarna gibi. Ucuz, kolay bulunur, çeşidi bol, lezzetli, doyurucu. İşte bu ana malzemelerden ortaya çıkabilecek lezzetlerin en damak çatlatanı da patatesli yumurtadır bana göre. Günün her saatinde, her öğünde bayıla bayıla indirebilirim mideme, yanında bir de taze demlenmiş çay varsa kimseler dokunmasın bana. 😀
Sevmeyenine rastlamak pek mümkün değil gibi ama bilmeyeni vardır, olabilir, paylaşmak gerekir. 😉
Malzemeler:
3 patates
4 yumurta
kekik
karabiber
tuz
tereyağ
sıvıyağ
Hazırlanışı:
Küçük küpler halinde kesilmiş patatesleri sıvıyağda kızartın. Derin bir kaseye yumurtaları kırın, baharatları ekleyip çırpın. Fazla yağını süzdüğünüz patateslere tereyağ severliğinizle ölçülü olacak şekilde tereyağ ekleyin, yağ eriyene dek 1-2 kez hızlıca patatesleri çevirin.
Çırpılmış yumurtayı eşit dağılacak şekilde kızarmış patateslerin üzerine dökün. Bu aşamadan sonrası omlet yapar gibi; hiç karıştırmadan önce altını, sonra ters çevirerek üstünü pişirin.
Sonrası nam nam nammmm 😉
* Sevmiyorsanız ya da tercih etmiyorsanız, tereyağ aşamasını atlayabilirsiniz.
** Kişi sayısına göre tüm malzemeler arttırılıp eksiltilebilir, ekstra malzemelerle bambaşka boyutlara atlanabilir.
Efenim, “nerelerdesin, tarifler niye gelmiyor?” diye merak edip soran olmasa da, gizliden takip eden o minik grubumdaki her bir üyeyi bilgilendirmek kendime yarar zihniyetiyle; “tatildeydim şekerim” diyor, ardından da adı standart, yapılışı her zamanki gibi yine şahsıma münhasır, olmazsa olmaz favorilerimden biriyle devam ediyorum kaldığım yerden.
Hoşbuldum 🙂
* “Bildiğin patates püresi işte!” dediğini duyar gibi oluyorum; o bildiğinden değil işte bu, bir kez yap, ye, yedir, sonrasında namın yürüsün, demedi deme 😉
Malzemeler:
5 orta boy patates
750 ml.süt
2 yemek kaşığı tereyağ
1 tatlı kaşığı tuz
Hazırlanışı:
Patatesleri soyup, iri parçalar halinde doğrayın. Üzerlerini hafif geçecek kadar süt ekleyin. Tuz ve tereyağ küplerini de ekleyip, pişirmeye başlayın. Dibinin tutmaması için arada karıştırarak, patatesler iyice yumuşayana, ezilecek kıvama gelene dek pişirin.
Bu aşamada minik not; tereyağı ve tuzu ben göz kararı koyuyorum, yaklaşık ölçü yazdım, arttırıp eksiltebilirsiniz. Ayrıca, eklediğiniz süt, patatesin cinsine göre pişmesine yetmeyebilir, bazı zamanlarda 1 litre eklediğim bile oluyor benim, kontrollü pişirmenizde yarar var.
Yeterli kıvama geldiğinde ocaktan alın, blender yardımıyla ezin. Serviste kullanacağınız kap, şekillendirme, süsleme tamamen tarzınıza kalmış 😉
“Patlıcan her yerde, her şekilde güzeldir zaten ama hem közlenmiş hem de yufkayla buluşmuş hali sizi dehşete düşürecek” diyecek kadar iddialıyım. Hemen şimdi, şu an bunu size ispatlayabilirim şöyle ki; bir zahmet 1 kavanoz közlenmiş patlıcan ve yufka alıverin en yakın marketten, diğer malzemeler nasılsa vardır evde, 5 dakikadan fazla zamanınızı da almayacak zaten, yapın ve lezzetinden başınızı kaldırabilirseniz bana yazın 😉
Malzemeler:
2 yumurta
1,5 su bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
2 yufka
1 kavanoz Közlenmiş Patlıcan
4-5 yemek kaşığı beyaz peynir
kaşar peynir
Hazırlanışı:
Yumurta, süt ve yağı çırpın. Yufkaları gelişigüzel parçalara ayırın, sıvı karışımın üzerine ekleyip karıştırın. Olabildiğince ince kestiğiniz közlenmiş patlıcanları ve ezilmiş beyaz peynirleri de ilave edin, iyice karıştırın.
Pişirme kabınızı -büyük dikdörtgen ya da büyük kare Borcam uygundur- yağlayın, karışımı içine boşaltın. Üzerini kaşar peynir rendesiyle kaplayın. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında kızarana dek pişirin.
* Patlıcanı kendiniz közlemek isterseniz, 6 tane kadar yeterli olur sanırım.
“Hangi hünkardır bu acep?” sorusunun yanıtını merakından, ilk duyduğunda benim gibi harıl harıl araştıran kaç kişi vardır bilemem. Adından otomatikman çağrıştırdığı, ‘Osmanlı padişahlarından biri olsa gerek’ kanısını ilk yıktığında, çok şaşırmıştım itiraf ediyorum. “Aaaaa meğer hünkar değilmiş beğenen, imparatoriçeymiş!” diye ağzım açık kalakalmıştım öylece 🙂
Yaaa, bilmiyorsanız öğrenmiş olun işte; hünkar beğendi ilk kez, Sultan Abdülaziz’e ziyarete gelen Fransız İmparatoriçesi Eugenie için, Dolmabahçe Sarayı mutfaklarında pişirilmiş meğerse. Eugenie o kadar çok beğenmiş ki bu ilk kez kendine özel pişirilen yemeği, neredeyse her öğününde ister olmuş. “Eee neden o zaman ‘imparatoriçe beğendi’ değil de ‘hünkar beğendi?'” nin cevabı; “o memnun oldukça, hünkar da memnun olmuş, koskoca saray aşçısı için de önemli olan elalemin imparatoriçesi değil, kendi hünkarı elbet, öyle deyivermiştir adını” olsa gerek.
Hünkarın memnuniyeti de sevdiği kadının mutluluğu olabilir keza; bu ziyaret sırasında Abdülaziz ve Eugenie’in bir aşk yaşadığı da söylentiler arasında, o kadarını bilemem, günahları tarihçilerin boyunlarına 😀
Sonuç; hünkar eşliğinde imparatoriçe bile beğenmiş, yok öyle “alt tarafı patlıcan var içinde, hem patlıcan sevmiyorum ben, yemem” şeklinde kalıplaşmış cümlelerle ömrü billah ağzınıza koymamak. Hem nedir bu inatçı önyargı canım, hele bir tadın patlıcanı sevmeseniz bile, tadın da görün bakalım durdurabiliyor musunuz kendinizi bir daha, çok büyük hata yapmışsınız bugüne dek çoook. 😀
Malzemeler:
500 gr.kuşbaşı et
2-3 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yemek kaşığı salça
1 iri soğan
2 yeşil biber
2 orta boy domates
4-5 iri patlıcan
1 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı un
2 su bardağı süt
1,5 su bardağı rendelenmiş kaşar
tuz, karabiber
Hazırlanışı:
İyice ısıtılmış tencereye koyduğunuz etleri, hızlıca karıştırarak yüksek ateşte kavurun. Suyunu bıraktığında ateşi kısın, kapağı kapalı olarak suyunu çekene dek pişirin. Kendi suyuyla pişmeyen sert bir ete sahipseniz, azar azar sıcak su ekleyerek, etler tamamen yumuşayana dek pişirin.
Yumuşayan etinizi, sıvıyağ ve salçayı ekleyerek kavurmaya devam edin. Yemeklik doğranmış soğanları ve minik halkalar halinde kesilmiş biberleri ekleyin, her ikisinin de rengi dönene dek 2-3 dakika bu şekilde kavurmaya devam edin. Yaklaşık 2 su bardağı kadar sıcak su ekleyin, hafif sulu kıvama gelene dek pişirip ateşten alın, tuz ve karabiber ilave edin.
Patlıcanları közleyin, kabuklarını soyup olabildiğince minik doğrayın.
Derin bir tavada tereyağını eritin, unu ekleyin ve pembeleşene dek kavurun. Soğuk sütü azar azar ve sürekli karıştırarak kavrulmuş una yedirin. Koyulaşıp muhallebi kıvamına ulaştığında patlıcanları ve rendelenmiş kaşarı ilave edin, 3-5 dakika da bu şekilde pişirin. Altını kapattıktan sonra tuz ve karabiber ekleyip karıştırın.
Servis tabağına önce beğendiyi yayın, hafif bastırarak çukurlaştırdığınız orta kısıma eti yerleştirin ve sıcak servis yapın.
En keyifli mezelerden biridir fırında mantar, hemen her türlü etin yanında en iyi giden olduğu kadar, makarnayla da bayıla bayıla yenendir. Hoş bana göre tek başına bir ana yemek görevi görüyor genel olarak; öyle çok seviyorum ki, meze tadında 2-3 tane sunulanıyla yetinmem zor oluyor. E hal böyle olunca da, koca bir tabağa doldurulan mantarlarla göz, gönül doyana dek mide de doymuş oluyor. 😀
Malzemeler:
500 gr. mantar
2 yemek kaşığı tereyağ
1 su bardağı kaşar peynir rendesi
tuz
Hazırlanışı:
Bir fırça yardımıyla kabuklarından arındırılmış ve sapları çıkartılmış mantarları, yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Tereyağını içlerine paylaştırın, tuz serpin. (Bu kısımda yağ ve tuz severliğinizle orantılı olarak miktarları kendinizin belirlemesi işin en doğrusu.)
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 15 dakika fırınlayın. Bu zaman diliminde mantarlarınız hafif pişmiş ve tereyağ tamamen erimiş olacaktır. Tepsiyi dışarı alıp, rendelenmiş peyniri paylaştırın. Peynir kızarana dek tekrar fırınlayın ve sıcak servis yapın.
* Tereyağ yerine zeytinyağ kullanılabilir, çeşitli peynirler, baharatlar ya da sarımsakla tatlandırılabilir.
** Ayırdığınız sapları sakın ola ki atmayın; onlarla sote yapabilir ya da en lezzetli değerlendirme yöntemi olarak omlet yapabilirsiniz. 😉
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Boutique Cakes 36
- Recipes 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10