Kendin olmadan yaşamak, ne zor şey olsa gerek… Hep bir masken vardır; zamana, mekana, insana göre değişen. Aslında hep mutsuzsundur tüm yaşamını başkalarına göre kurgulamaktan ama buna rağmen vazgeçmezsin böyle yaşamaktan. Çünkü; bilmezsin başka türlüsünü, başka yol yoktur sana göre, var olduğunu bal gibi de bilirsin aslında ama zor gelir, cesaret işidir. Kendi kendine karar vermeyi, ayakta durmayı gerektirir ki; işte bu, sana göre değildir.
Kendinle başbaşa kalabildiğin tek gerçek zamanda, uykuya dalma anının hemen öncesinde çıkarırsın maskeni, çünkü rahat koyamazsın başını yastığa ama o minicik anda yüzleştiklerin öyle dehşete düşürür ki seni; hızla yerleştirirsin yerine, uyuyamazsın yoksa, gecen bitmez. Hoş, uykuların da adamakıllı değildir ya hani! Sahi; zor değil mi tüm bunlar? Kendin olmak, yüreğinle aynı dili konuşmak, yanmamak, dönmemek, huzurlu olmak çok daha kolay değil mi? Gerçi “huzur” da sadece bir kelime senin için, nasıldır, ne hissettirir yüreğe bilmezsin, adı bile geçse tahammülün yoktur, dinginliktir ya hani; sen sevmezsin…
Senin yerine ben yoruluyorum seni izlerken, benim yüzüm acıyor; senin o hiç çıkarmadığın maskelerinin bıraktığı izlerden. Hani bir dakikalığına diyorum hiç olmazsa iç yüzünü dışa çevirsen, acaba kaç kişin kalır etrafında? Bu sorunun yanıtına ve yalnızlığa dair ne çok korkun var, yapamazsın değil mi? Varsın sahte olsun, varsın arkandan ne dönerse dönsün, senin baktığın yerde hep bir maske dursun, hep senin yüzüne gülsün yeter tıpkı sen gibi, seninki gibi. Çünkü; korkuyorsun gerçeklerden. Çünkü; ne kadar acıttıklarını, acıtabileceklerini çok iyi biliyorsun.
Bu yüzden hep sürmeli, sürdür hadi durma, devam et sen maskeli balona, ne kadar çoksunuz bak; hep gülüyor yüzleriniz hepinizin ne güzel! Ama ben yokum, hiçbir zaman da olmayacağım, çağırmaktan vazgeç artık! Ayıptır bilirim, nezaketsizliktir geri çevirmek bir daveti ama keyifle işlediğim, en sevdiğim ayıplardan biri bu, emin ol…
Sevebiliyorsan böyle sev beni; maskesiz, tüm çıplaklığımla. Hadi bakalım bekliyorum, buyur; cesaretin varsa…
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10