"pilav" etiketiyle yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Bizim evde herkes bayılır köftenin bu haline, etle, köfteyle arası olmayan ben bile. En severek yediğim köftedir efenim kendileri. Pirinç haşlamakla uğraşmam genelde, kalan pilavım varsa ilk aklıma düşen yemektir, Kadınbudu Köfte. Fotoğraftakiler de kalan pilavla yapılanlardan. Çok daha pratik oluyor böylesi, artıklar da değerlendirilmiş oluyor üstelik hem de en misinden. Deneyin derim illa ki. 😉

Tamamını Oku

24 Mart 2016
4.572 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Pilavların hası bulgur pilavıysa şayet, onun da en hası meyhane pilavıdır bana göre. Asıl adının, içindeki malzemelerin meyanlaşarak pişirilmesinden kaynaklı; ‘meyane pilavı’ olduğu, halk arasında söylene söylene ‘meyhane pilavı’na dönüştüğü gibi bir iddianın karşısında, daha çok meyhanelerde yapıldığından adının doğrusunun aslında bu olduğu gibi bir diğer iddia daha var. Aslı nedir, nasıl bulunmuş, kim bulmuş o kısmı karışık anlayacağınız.

Gaziantep civarından çıkmış olduğu en kuvvetli rivayet. Orada, standart malzemelerin içine kuşbaşı et ya da kıyma koyularak pişiriliyor.

Karadeniz bölgesinde yarma denilen iri kırım bulgurla elde edilenine kızıl pilav dendiğini ama aynı pilavın bulgur yerine şehriyeyle daha sık yapıldığını duymuşluğum var.

Etle olduğu gibi nohutla ya da patlıcanla da yapılmışlığı var. Aynı yöredeki evlerde bile onlarca farklı şekilde yapılabilirken, farklı yörelerde farklılıklar göstermesi son derece doğal. Eldeki malzemeye, damak tadına uygun pişirileni en makbulü kısacası.

Bir de adının çıktığı söylencesini doğrularcasına, güzel ülkemin genelinde, mütevazi meyhanelerde mezeler ve içkiler bittikten sonra, mideleri rahatlatmak için taze taze pişirilip sofraya getirilir.

Evlerde erkek erkeğe kurulan meclislerde, kır yemeklerinde yemeğin sonlarında, ev sahibi ya da becerikli bir ‘erkek konuk’ tarafından evde bulunan malzemelerle genellikle etsiz, patlıcansız olarak hazırlanır. Nitekim; meyhane pilavını erkeklerin kadınlardan daha iyi pişirdiği söylenir.

Sonuç olarak; iri taneli bulgur, kuru soğan, domates, salça ve yeşil biberin enfes karışımıdır; şaheserdir.

Ve çocukluğumun tüm babalarının keyifle yaptığını gördüğümden, ‘baba’ demektir bir de bana göre…

Yaşadığı sürece yapımını kimselere bırakmadığını, çok da güzel yaptığını hep duyduğum kendi babamın elinden yeme şansına erişemediğimden olsa gerek; küçükken her seferinde gözlerimi yaka yaka yediğim, en sevdiğimdir… “Babam olsa da yapsa” dediğimdir…

 

Malzemeler:

2 su bardağı bulgur (mümkünse iri taneli)

2 orta boy kuru soğan

2-3 diş sarımsak (isteğe bağlı)

2 yemek kaşığı tereyağ

1/2 yemek kaşığı sıvıyağ

1 yemek kaşığı salça

2 yeşil biber

2 orta boy domates

1 tatlı kaşığı tuz

1 yemek kaşığı kuru nane

4 su bardağı su

 

Hazırlanışı:

Biberleri ince, soğanları ve kullanacaksanız sarımsakları minik, domatesleri iri küpler halinde doğrayın. Yayvan bir tencereye koyduğunuz yağlara ilk olarak soğanları ekleyin, 1-2 tur çevirdikten sonra biberleri ilave edip birlikte kavurun. Renkleri değişene dek (2-3 dakika) kavurduğunuz soğan ve bibere salçayı ekleyin. Sürekli karıştırarak salçanın ezilmesini, malzemelerle birleşmesini ve kokusunun çıkmasını sağlayın, (sarımsakları fazla kavrulup tadının bozulmaması için bu aşamada ekliyorum ben) bir kez daha karıştırıp domatesleri ilave edin. Tencerenin kapağını kapatın, kısık ateşte domatesler hafiften ezilip, malzemeler meyanlaşana dek (yaklaşık 3-4 dakika) pişirin.

Bulguru ekleyin, tüm malzemelerle kaynaşana dek, hızlıca karıştırın. Baharatları ve sıcak suyu ekleyip, kapağı kapalı olarak, kısık ateşte suyunu çekene dek (yaklaşık 15-20 dakika) pişirin. Kapağın altına kağıt havlu kapatarak 10-15 dakika dinlendirin. Son olarak servis öncesi alt-üst olacak şekilde karıştırarak pilavınızı ‘tazeleyin’, afiyetler olsun efenim 🙂

* Meyhane pilavının en büyük özelliği acı olması malum; salça yarı yarıya, domates-biber olarak kullanılırsa şahane olur. Biber salçası yoksa pulbiberle istenen acılığı sağlamak mümkün. Acıseverlik yüksek dozlardaysa, her ikisi de kullanılabilir.

** Yanında, bol kuru naneli cacık şiddetle önerimdir.

*** Antalya’da, yanık kokulu köy yoğurduyla tüketilmesi adettendir, rastlanılırsa kaçırılmaması tavsiye edilir. 😉

24 Ekim 2013
9.692 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Genelde kurban bayramı boyunca hemen her gün tüketilse de, diğer zamanlarda nedense menülerde pek fazla yeri olmaz. Ama bu genel kural bizim eve gelince şaşar, hepimiz çok sevdiğimizden; kavurma saatimiz depreştiği an yapılır.

Evin reisi “sadece et tadı olacak, en küçük eklemeyle tat bozulmayacak!” şeklinde buyurduğundan, bizde yapma şekli budur kavurmanın, hiç şaşmaz. Aslında orjinal tarifi de budur.

Servis şeklimiz de değişmez; illa ki pilav üstü ve yanında mutlaka sarımsaklı yoğurt.

Yemek olarak yeri ayrı tamam ama kahvaltıda, üzerine yumurta kırılmış kavurmanın üstüne tanımam.

 

Malzemeler:

1 kg.dana ya da kuzu eti

2-3 yemek kaşığı sıvıyağ

tuz

 

Hazırlanışı:

Yüksek ısıya ayarlanmış ocakta, kullanacağınız tencereyi ısıtın. Kuşbaşı doğranmış etinizi tencereye koyup, yine yüksek ateşte karıştırarak mühürleyin.

Etler renk değiştirip, hafif de kabuk bağlamışsa ateşi en kısık ayara getirme vaktidir. Artık tencerenin kapağını kapatarak, pişmeye bırakabilirsiniz.

Etlerin kendi suyunu salıp, sonrasında çekmesini beklerken arada tencereyi sallayarak karışmalarına yardım edin. Etin sertliğine, kuzu ya da dana olmasına göre su bırakma, kendi suyunda pişme ya da ilave su isteme durumu çok farkedeceğinden, suyunu çekmesine yakın pişme ayarını kontrol edin.

Eğer kendi suyuyla pişmemiş, sert bir ete sahipseniz pişene dek sıcak su ilave edin. Burada minik püf giriyor devreye; eklediğiniz su hiçbir zaman eti geçmemeli, “yüzlemek” diye tabir edilen durumda yani; etle aynı hizada olmalı.

Piştiğinden emin olduğunuzda, kapağı açık olarak suyunu tamamen çektirin. Etiniz yağsızsa ya da yağlı bir kavurma seviyorsanız sıvıyağ ekleyip, hızlı hızlı birkaç tur çevirin. Son dokunuş olarak tuzunu ekleyin, ocaktan alın.

Ekmek arası, pilav üstü, pilav yanı; tercih tamamen zevkle alakalı, afiyet olsun 🙂

* Soğan, sarımsak, domates, biber, kekik, kimyon gibi eklemelerle damak tadına göre kendi tarifini yaratmak elbette mümkün 😉

01 Mayıs 2013
5.027 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Benim eeeeen sevdiğim, hep olsa da yesem dediğim, Sushi’lerin en en en güzeli canım ciğerim Nigirim 😀

 

Malzemeler:

Karides

Sushi pilavı

Tercihe göre soya sosu ve wasabi

 

Hazırlanışı:

Karidesi taze alıp, ayıklayıp, kıvamında haşlayarak kendiniz hazırlayabileceğiniz gibi, tercihinizi dondurulmuş ürünlerden yana da kullanabilirsiniz.

Koyu İglo takipçisi olarak ben her zamanki gibi, Gurme Karides kullandım. Mikrodalga fırında ya da sıcak suda hazırlama seçeneğiniz var, paket arkasında her iki yöntem için de genel bilgiler mevcut.

Pilavınızı varsa Sushi kalıplarıyla, yoksa elinizle şekillendirin. Üzerine tamamen soğumuş karidesleri yerleştirin. Hepsi bu kadar 🙂

Soya sosu ve acı seviyorsanız, toz şeklinde satılıp, suyla karıştırarak kolayca hazırlayabileceğiniz wasabi ile servis yapabilirsiniz.

* Hemen tüketilmesi gereken bir yiyecek olduğundan, tüketebileğiniz kadar yapmakta yarar var. Bu yüzden ölçü vermeden, tercihi tamamen size bırakıyorum.

18 Nisan 2013
4.396 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Pilavları çeşitlendirmek için seçenek öyle çok ki. Klasik halleri dışında, bizim evde epey çeşidi vardır zevkle tüketilen, bu da onlardan biri. Son derece basit olmasına karşılık, çok lezzetli. Denediğiniz zaman, menüleriniz arasına keyifle katacağınızdan eminim 😉

 

Malzemeler:

3 su bardağı pirinç

3 dolu dolu yemek kaşığı tereyağ

1 su bardağı bezelye

1 çay bardağı mısır

1 küçük kavanoz mantar

1/2 bağ dereotu (yoğun sevmezseniz azaltabilirsiniz)

4,5 su bardağı su

tuz

 

Hazırlanışı:

Bir kaba koyduğunuz pirinci, üzerini geçecek kadar ılık su ve bir kaç damla limon suyuyla ıslatın. 20 dakika kadar bekletip, beyaz suyu gidene kadar yıkayın. (Islatmadan kavurarak da yapabilirsiniz, tercihinize kalmış.)

Tencereye koyduğunuz tereyağ eşliğinde 5 dakika kadar kavurun. İnce dilimlenmiş mantarları, bezelye ve mısırları tencereye ekleyin. Kolaylık ve hız nedeniyle sebzeleri konserve kullandım ben, kendiniz haşlayarak da hazırlayabilirsiniz. 4,5 bardak sıcak su döküp tencerenin kapağını kapatın. Suyunu çekene kadar pişirin. Ocağı kapattıktan sonra incecik doğradığınız dereotunu ekleyip karıştırın. Üzerine kağıt havlu-kapak ikilisini yerleştirip 10-15 dakika demlendirin. Servis öncesi şöööyle bir havalandırın, uyduruk ama lezzetli pilavınız hazır, afiyet olsun 😉

*Kızımın, tabağını gördüğünde mutluluğu görülmeye değerdi; fotoğraftaki işte o tabak 🙂

 

08 Temmuz 2012
2.731 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Çalışan kadın aşinadır; gün içerisinde aniden oluşuveren “aaa biz gelelim, siz gelin, çaya olmaz yemeğe olsun bari” şeklinde sonuçlanıveren bir telefon konuşmasının ardından, “gelin dedim ama evde de yemek yoktu, ne yapılır ki en çabuk?” diye kıvır kıvır kıvranmaya 🙂 Hemen hafızalar yoklanır, olmadı internet altüst edilir, o an etrafta kim varsa danışılır, hem pratik hem lezzetli seçenekler yaratılır.

Bugün tam da bu durumdaydım ama çok hızlı sonuçlandırdım aklımı seveyim 🙂 Canım arkadaşlarım Özlem, Serhan ve kuzuları, kızımın ilk arkadaşı Elif’im bizdelerdi. Kızlar tüm marifetlerini gösterdiler yenilerde ne öğrendilerse, kahkahalarla güldürürlerken “ne çabuk büyüdüler” duygusallığını da kondurdular tabii üzerimize 🙂

Pek beğenilen, fazlasıyla övgü alan, yaklaşık 45 dakikada hazırlanan şipşak menüm ise şöyleydi efenim:

 

Çin Yemeği

Uyduruk Pilav (Özlem’cim buna Çin Pilavı demeyi tercih etti 🙂 )

Domates Salatası

Yoğurt ve İçecekler

ve tatlı Özlem’imden; anneannesinin yıldönümü için kavrulan İrmik Helvası (bildiğimiz tüm duaları gönderdik)

 

 

 

05 Temmuz 2012
2.926 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Sushi denince ikiye ayrılıyor yurdum insanı; bayıla bayıla yiyenler ve sorulduğunda aslında hiç tadına bile bakmamış olduğu öğrenilen, “içinde çiğ balık var, ıyyy” şeklinde eksik önyargılarından dolayı nefret edenler 🙂 Sushi nin çiğ balıkla yapılanının yanında, pişmiş olanıyla, salatalıkla sunulanından, avakadolusuna kadar yapılanı ve yapılabilirliği de var. Tercih; tamamen size kalmış yani.

Efendim biz, ilk gruptayız. Mümkün olsa her daim yemeye can attığımızdan ve malum pahalıca bir yiyecek olduğundan, deneme-yanılma yöntemleriyle öğrendik ve epeydir evde kendi sushimizi kendimiz yapıyoruz.

Hep kullandığımız ve bizi hiç yarı yolda bırakmayan bu tarifle, istediğiniz çeşitlilikte Sushi’ler yapmanız mümkün.

İyi Sushi’nin ilk şartı; pilavını doğru hazırlayabilmekten geçiyor.

 

Malzemeler:

2 su bardağı pirinç

2 yemek kaşığı pirinç sirkesi (lezzet açısından şart ancak bulamazsanız elma sirkesi de olabilir)

1 yemek kaşığı toz şeker

1 tatlı kaşığı tuz

4 su bardağı su

 

Hazırlanışı:

İyice yıkadığınız pirincin üzerine soğuk suyu ekleyip yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Kaynama noktasına ulaştıktan sonra 5 dakika yüksek ateşte pişirmeye devam edin. Süre sonunda ateş ayarını en kısığa getirip, kapağı kapalı olarak 10 dakika daha pişirin.

Suyunu iyice çeken pirinci, ateşten alıp yine kapağı kapalı haldeyken 10 dakika dinlendirin.

Küçük bir kaseye kozduğunuz tuz ve şekere sirkeyi ekleyerek, iyice eriyene kadar karıştırın.
Pirinçleri varsa ahşap yoksa metal dışında herhangi bir kaba koyun. Sıvı karışımı kaşık kaşık üzerine gezdirip, ahşap bir kaşıkla kesinlikle ezmemeye dikkat ederek, çok fazla karıştırmadan, havalandırma yöntemiyle soğutun.
Pirinçlerin sertleşmesine izin vermeden şekil verme işlemine geçin.
07 Mayıs 2012
4.046 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish