Bizim evde herkes bayılır köftenin bu haline, etle, köfteyle arası olmayan ben bile. En severek yediğim köftedir efenim kendileri. Pirinç haşlamakla uğraşmam genelde, kalan pilavım varsa ilk aklıma düşen yemektir, Kadınbudu Köfte. Fotoğraftakiler de kalan pilavla yapılanlardan. Çok daha pratik oluyor böylesi, artıklar da değerlendirilmiş oluyor üstelik hem de en misinden. Deneyin derim illa ki. 😉
İç pilav denince genelde kullanıldığı ve adının çağrıştırdığı şekilde, birşeylerin içine doldurulacak pilav aklımıza gelir. Doğrusu da budur ancak elbette şart değil, et ve tavuk yemeklerinin yanında, altında da gayet güzel servis edilebilir. Tıpkı benim yaptığım ve sevdiğim gibi; fotoğraflar bu yılın yılbaşı sofrasından, hindinin yanında nefis durduğunu belirtmekten keyif duyarım. 😉
Malzemeler:
2 orta boy kuru soğan
2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
3-4 yemek kaşığı tereyağ
2 su bardağı pirinç
3,5 su bardağı sıcak su
2 yemek kaşığı kuş üzümü
2 küp şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı yenibahar
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
1 su bardağı pişmiş kestane (isteğe bağlı)
1/2 demet dereotu
Hazırlanışı:
Pirinçleri ılık suda yarım saat kadar bekletin. Olabildiğince ince doğranmış soğanları az sıvıyağda 2 dakika kadar kavurup fıstıkları ekleyin, rengi dönene dek kavurmaya devam edin.
Suyunu süzdüğünüz pirinci iyice yıkayın, soğan-fıstık karışımına ekleyin. Orta ateşte 5-6 dakika kadar kavurun. Kuş üzümü, şeker ve tuz ekleyin, karıştırın. Sıcak suyu da ilave ettikten sonra, suyunu çekene dek pişirin.
Suyu tamamen çekildiğinde tarçın, yenibahar, karabiber, ince doğranmış dereotu ve kullanacaksanız şayet küçük küpler halinde doğranmış kestaneleri ekleyin, karıştırın. 2-3 dakika daha pişirin, ocaktan alın. Servis öncesi üzerine kağıt havlu sererek 10-15 dakika dinlendirin.
* Tavla zarı büyüklüğünde doğranmış ciğer de eklenebilir.
** Birşeyleri doldurma amaçlı kullanacaksanız, su miktarını azaltıp, biraz diri bırakmanız gerek ki; doldurduğunuz etin içindeyken de pişmeye devam edeceği için lapaya dönüşmesin.
Bu yılın Osmanlı esintili iftar yemeğimin açılışıydı bu özel çorba. Masadaki hemen herkesin ilk kez yediği, hatta ilk kez duyduğu ama bayıldığı, iddialı, lezzeti garantili bir tarif. Menümün genelinde Kanuni’nin damak tadından faydalandığım düşünülürse de, koskoca cihan sultanının vazgeçilmez tercihleri bunlar, şaşmaz, ötesi var mı? 😀
Efenim bahsini geçirdik ya az evvel, çok özel diye; söz konusu Sultan Süleyman’ın şehzadeleri için yapılan sünnet düğünlerinin ve hemen her tür şenlik yemeklerinin baştacı olan bir çorba olunca, “Adam da ağzının tadını ne iyi biliyormuş haaa!” nidalarıyla tüketilmesin de ne yapsın? 🙂
Malzemeler:
650-700 gr.tavuk but
4 yemek kaşığı pirinç
200 gr.badem
1 yemek kaşığı tereyağ
1 tatlı kaşığı tuz
1 büyük nar
Terbiyesi için:
2 yumurta sarısı
1 limon suyu
1 yemek kaşığı un
Hazırlanışı:
Temizlenip yıkanmış tavukları tuzla birlikte haşlayın, bir kenara alın. Tencerede kalan tavuk suyuna pirinci ekleyin ve pirinçler patlayıp şişene kadar pişirin.
Bademi tazesini bulabilirseniz un halinde alabilirsiniz. Bulamazsanız, file ya da bütün bademi (kabuklarını temizlemeniz gerekir) mutfak robotunda çekerek un haline getirin. Dolu dolu 1 yemek kaşığı tereyağda, yakmamaya dikkat ederek kavurun.
Kavurduğunuz bademlerin üzerine pirinçli tavuk suyunu karıştırarak ekleyin, bir kaç taşım kaynatın. O arada ayrı bir kapta çırptığınız yumurta sarılarına limon suyu ve unu sırasıyla ekleyin, pütürsüz kıvamı yakalayana dek çırparak terbiyesini hazırlayın.
Terbiyeye çorbadan 1 kepçe ekleyin, iyice karıştırın. Terbiyeyi çorbaya tamamen pütürsüz ekleyebilmek için -şayet varsa- tencerenin içine, altı çorbanın içinde olacak şekilde bir tel süzgeç yerleştirin, terbiyeyi dökün ve bir kaşık yardımıyla ezerek geçirin. Son bir taşım kaynatın, ateşten alın.
Haşlanmış tavuk etlerini (soğumuşsa mutlaka ısıtın, sıcak olmalı) didikleyin. Narı ayıklayın.
Servis yaparken tabağınıza ilk olarak tavuk etlerini koyun, üzerine çorbayı ekleyin ve en üste nar serpiştirin. Afiyet olsun 🙂
Benim en sevdiğim sütlüdür kendileri, aşırı tutkun olduklarımda durma noktam yoktur ya hani; işte bu en fenası, en limitsizi…
Sütlaç da tıpkı helva gibi, sabır işidir. Hemen olsun bitsin derseniz, içine ekleyeceğiniz ekstra malzemelerle hızlandırabilirsiniz sürecini ama sabırla, uzunca pişirdiğinizle aynı lezzeti yakalayabilmeniz mümkün olmaz. Son derece basit görünen, kıvam ve lezzet açısından epey zahmet çektirenlerin başında gelir. Ama nefistir, hep yapılası, yenilesidir.
Malzemeler:
2,5 litre süt
1 su bardağından 1 parmak az pirinç
2,5 su bardağı şeker
Hazırlanışı:
Yıkanmış pirinçleri süte ekleyin ve kısık ateşte pişirmeye başlayın. Arada karıştırarak ağır ağır pişirin. Pirinçler pişip, sütle iyice kaynaşıp koyulaştığında şekeri ekleyin, kaynatmaya devam edin. Şekeri azar azar ekleyip, damak tadınıza göre arttırıp eksiltmenizde fayda var, ben çok tatlı severim sütlacı, o nedenle verdiğim ölçüden daha fazla kullanırım.
Rengi kırık beyaz-sarı arası olduysa ve yeterince koyulaşıp özleşmişse pişme süresini tamamlamış demektir. Servis kaplarınıza paylaştırıp, soğumasını bekleyebilir ve sonrasında dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.
* Pirinci önceden suyla haşlayıp, pişme esnasında da pirinç unu ya da nişasta ekleyerek pişirme gibi yöntemler de mevcut. Hatta genelde hazırlanış şekli, verilen tarifler bu yönde olsa da, orjinal sütlaç tarifinde bunların yeri yoktur, kıvamı da tadı da bozar.
** Damla sakızına çok aşıksanız, ölüp bitiyorsanız eklenebilir, tercih etmediğim gibi önermiyorum da.
*** Biz böyle sütlü sütlü seviyoruz, kıvamını da şeker miktarı gibi tercihe göre ayarlamak mümkün.
Çocukluğumun Antalya’sının, damağımda yer etmiş lezzetlerinin en güzellerinden cive. Mevsim yazsa, hemen her evde en sık pişen yöresel yemeklerin başında gelirdi. Hala öyle olan evler az da olsa vardır eminim ya da umarım.
Maalesef bir çok değerde olduğu gibi, yemek kültürü de hep kan kaybettiğinden, nesil yenilendikçe unutulmaya ve yenilenen nesillere aktarılmadığından da, bilinmeyenler arasında yerini almaya başladı yavaştan.
Unutturmamak gerek diyerek, cive denince ilk akla gelen orjinal tarifi aktarayım istedim. Patlıcanlı, kabaklı çeşitleri de mevcut, onlar daha sonra 😉
Malzemeler:
1/2 çay bardağı zeytinyağ
2 orta boy soğan
10-15 diş sarımsak (dişlerin büyüklüğüne bağlı)
4-5 sivri biber
1 kg domates
1 kahve fincanı pirinç
1/2 demet taze nane
1/2 demet taze fesleğen
tuz
Hazırlanışı:
Küp doğranmış soğanı, zeytinyağıyla birlikte kavurmaya başlayın. Rengi döndüğü zaman ince doğranmış biberleri ekleyip, her ikisi de yumuşayana dek kavurmaya devam edin.
Minik doğranmış sarımsakları ekleyip bir kaç tur çevirdikten sonra, kabukları soyulmuş ve doğranmış domatesleri de ilave edin. 3-5 dakika domatesler suyunu bırakana kadar bekleyip, pirinç ve tuzu ekleyin. Kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pirinçler pişene dek pişirin.
Ateşten aldıktan sonra ince doğranmış nane ve fesleğeni üzerine serpiştirin. Servis zamanına dek, kapalı olarak dinlendirin.
* Normalde oda sıcaklığında servis edilir ama sıcağa yakın ya da tamamen soğumuş durumda da tercih edilebilir.
** En büyük özelliği; hiç su eklemeden, sadece domatesin suyuyla pişmesi ve kıvamıdır. Çorba gibi fazla sulu ya da pilav gibi tüm suyunu çekmiş olmamalı. Olmaz ama olur da domateslerin suyu, pirinçlerin pişmesine yetmemişse çok az su eklenebilir. Ateşten aldıktan sonra, dinlenme zamanında da bir miktar su çekecektir aklınızda bulunsun.
Fotoğraftaki; aceleci sevgilimin beklemek istememesinden dolayı o dönemini doyasıya yaşayamamış bir tabak olup, dinlenme süresini atlamamanın, kıvamı daha iyi yakalayabilmek için şart olduğunun kanıtı. 🙂
Pilavları çeşitlendirmek için seçenek öyle çok ki. Klasik halleri dışında, bizim evde epey çeşidi vardır zevkle tüketilen, bu da onlardan biri. Son derece basit olmasına karşılık, çok lezzetli. Denediğiniz zaman, menüleriniz arasına keyifle katacağınızdan eminim 😉
Malzemeler:
3 su bardağı pirinç
3 dolu dolu yemek kaşığı tereyağ
1 su bardağı bezelye
1 çay bardağı mısır
1 küçük kavanoz mantar
1/2 bağ dereotu (yoğun sevmezseniz azaltabilirsiniz)
4,5 su bardağı su
tuz
Hazırlanışı:
Bir kaba koyduğunuz pirinci, üzerini geçecek kadar ılık su ve bir kaç damla limon suyuyla ıslatın. 20 dakika kadar bekletip, beyaz suyu gidene kadar yıkayın. (Islatmadan kavurarak da yapabilirsiniz, tercihinize kalmış.)
Tencereye koyduğunuz tereyağ eşliğinde 5 dakika kadar kavurun. İnce dilimlenmiş mantarları, bezelye ve mısırları tencereye ekleyin. Kolaylık ve hız nedeniyle sebzeleri konserve kullandım ben, kendiniz haşlayarak da hazırlayabilirsiniz. 4,5 bardak sıcak su döküp tencerenin kapağını kapatın. Suyunu çekene kadar pişirin. Ocağı kapattıktan sonra incecik doğradığınız dereotunu ekleyip karıştırın. Üzerine kağıt havlu-kapak ikilisini yerleştirip 10-15 dakika demlendirin. Servis öncesi şöööyle bir havalandırın, uyduruk ama lezzetli pilavınız hazır, afiyet olsun 😉
*Kızımın, tabağını gördüğünde mutluluğu görülmeye değerdi; fotoğraftaki işte o tabak 🙂
Sushi denince ikiye ayrılıyor yurdum insanı; bayıla bayıla yiyenler ve sorulduğunda aslında hiç tadına bile bakmamış olduğu öğrenilen, “içinde çiğ balık var, ıyyy” şeklinde eksik önyargılarından dolayı nefret edenler 🙂 Sushi nin çiğ balıkla yapılanının yanında, pişmiş olanıyla, salatalıkla sunulanından, avakadolusuna kadar yapılanı ve yapılabilirliği de var. Tercih; tamamen size kalmış yani.
Efendim biz, ilk gruptayız. Mümkün olsa her daim yemeye can attığımızdan ve malum pahalıca bir yiyecek olduğundan, deneme-yanılma yöntemleriyle öğrendik ve epeydir evde kendi sushimizi kendimiz yapıyoruz.
Hep kullandığımız ve bizi hiç yarı yolda bırakmayan bu tarifle, istediğiniz çeşitlilikte Sushi’ler yapmanız mümkün.
İyi Sushi’nin ilk şartı; pilavını doğru hazırlayabilmekten geçiyor.
Malzemeler:
2 su bardağı pirinç
2 yemek kaşığı pirinç sirkesi (lezzet açısından şart ancak bulamazsanız elma sirkesi de olabilir)
1 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
4 su bardağı su
Hazırlanışı:
İyice yıkadığınız pirincin üzerine soğuk suyu ekleyip yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Kaynama noktasına ulaştıktan sonra 5 dakika yüksek ateşte pişirmeye devam edin. Süre sonunda ateş ayarını en kısığa getirip, kapağı kapalı olarak 10 dakika daha pişirin.
Suyunu iyice çeken pirinci, ateşten alıp yine kapağı kapalı haldeyken 10 dakika dinlendirin.
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10