Genelde 3 çeşit yapıyorum ben her yıl turşularımı; ezme, domatesli ve standart katıksız olan şeklinde. İlk olarak ezmenin tarifini paylaşmıştım, bugün minicik farklarla ezilmeden turşu gibi yapılanı var sırada. Hemen ardından normal, standart olanının tarifi gelecek, turşuya doyuracağım sizi, bekleyin anacım. 😉
Az malzemeli, kolay hazırlanan bir salatam var bugün; en lezzetlisinden börülce salatası. Ben çok severim, mümkünse tazesinden, değilse dondurulmuş ya da konservesini kullanarak sıkça yaparım. Klasik salatalar yerine davet sofralarında da ilk tercihlerimden biridir. Ve istisnasız herkes, ya hayatında ilk kez ya da uzun yıllardan sonra yediğinden, ana yemeklerden daha fazla tercih edilir, övgü alır. İlk fırsatta şans verin derim ben, sizi asla utandırmayacaktır. 😉
Mezelerin eeeeen güzellerindendir oooo, yöreden yöreye malzemeleri değişen, çok basit görünse de ayarı tutturulamadığında yenemeyen, adına şarkılar düzülendir. Mis gibi kokan, parmaklarını yedirendir, candır, hemen yapılasıdır, bana bana yenesidir. 😀
Afiyet, bal şeker olasıdır 😀 😀
Acıka, acuka, muhammara ya da daha daha başka… Ne dediğinizin, ne diye bildiğinizin çok da önemi olmayan, ortak bir lezzeti takıyorum damağınıza bugün…
Malzemeler:
3-4 diş sarımsak
1/4 su bardağı zeytinyağı
5 yemek kaşığı domates & biber salçası
tuz
karabiber
kimyon
kırmızı biber
1/2 su bardağı ekmek içi
1 su bardağı ceviz
Hazırlanışı:
Salçayı, acı severliğinizle orantılı olarak domates ve biber salçasını toplamda 5 kaşık olacak şekilde karıştırın. Tavaya koyduğunuz zeytinyağına salçaları ekleyin, kokusu iyice çıkana dek (yaklaşık 5-6 dakika) kavurun.
Baharatların tamamını ekleyin, karıştırarak birkaç tur daha kavurun. Ezilmiş sarımsakları ekleyin, 1 dakika kadar daha kavurup, ocaktan alın.
Dövülmüş ceviz ve ufalanmış ekmek içini karışıma ekleyin, iyice karıştırın, soğumaya bırakın. Oda sıcaklığına ulaştıktan sonra buzdolabında bir süre dinlendirip ekmek üstü, minik kanepeler, tabakta üstünde iri cevizler ya da bambaşka yöntemlerle servis yapın. Her zaman olduğu gibi; hayal gücünüzle sınırlısınız. 😉
* Tercihe göre; nane, kekik, fesleğen, kişniş, çemen tozu, sumak gibi baharatlar eklenebilir.
Ah ne talihsiz sebzedir kereviz; sevenini bulabilmek bile zorken, “bayılırım” diyene rastlamak mümkün değil gibi sanki. Eee ne yapmak gerek; tüm sebzeler gibi tüketilmesi şart olduğundan, çeşitlendirerek, başka başka malzemelerin arasına çaktırmadan gizleyerek sevdirmek gerek.
Efendim, “asla ağzıma sürmem!” diyenlere, kereviz olduğunu söylemeden bu tarifin tadına baktırmanız kafi, gerisi kendiliğinden gelecek, “daha yok mu?” denecektir, garanti 😉
Malzemeler:
1 büyük boy kereviz
1/2 limon suyu
1 çay kaşığı tuz
1 orta boy elma
4-5 yemek kaşığı süzme yoğurt
4-5 yemek kaşığı mayonez
2 diş sarımsak
1/2 su bardağı çekilmiş ceviz
1 portakal
Hazırlanışı:
Limon suyu ve tuz koyduğunuz kaba, kabuklarını soyup rendelediğiniz kerevizleri ekleyin. Karıştırıp ovun, suyunu sıkıp bir kaba aktarın. Üzerine soyulmuş elmayı rendeleyin.
Yoğurt, mayonez, ezilmiş sarımsak ve cevizi karıştırarak sosunu hazırlayın, elma ve kerevizle buluşturun, iyice karıştırın.
İri bir portakalı, kabuklarını soymadan düzgün yuvarlaklar halinde dilimleyin. Her dilimin üzerine 2-3 yemek kaşığı salatadan koyup, ceviz ya da uyabileceğini düşündüğünüz başka bir malzemeyle süsleyin.
Tartışmasız en iyi rakı mezesidir. Velev ki; benim gibi taparcasına tahin düşkünü Antalya insanları için, “ister zengin ol ister fukara, en güzel mezedir hibeş rakıya!” 😀
Tok olsanız bile yedirir, ne kadar yediğinizi, doyup doymadığınızı asla bilemezsiniz. Yanında başka bir şeye ihtiyaç bırakmaz. -köpoğlu hariç tabii, o da varsa şayet, o masadan kalkılmaz-
Yapılışı çok zor değildir fakat; neyi ne kadar koyacağını bilmek, kararını ayarlayabilmek maharet ister. Ayarı tutmamışsa ağır olur, tuhaf olur, bir şeye benzemez, işinin ehli yapmışsa da tadından yenmez.
Hani mezedir dedik ama taze bir ekmekle akşam yemeği, gece atıştırması, kızarmış ekmekle sabah kahvaltısını -yine yanında hiçbirşey istemeden- paşalar gibi yaptırır.
Tabii ki asıl maharetini rakı içilirken gösterir, rakının acılığını siler, dönüştürür ve bana göre dünyanın en güzel mezelerinden biridir; yedikçe yediren, sevdikçe sevdirendir, candır, canımın içidir. 🙂
Malzemeler:
1 su bardağı tahin
2 tatlı kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber veya pulbiber
3-4 diş sarımsak
2 limon suyu
1 kahve fincanı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı tuz
Hazırlanışı:
Tahin bir kaba alınır. İçine koyulacak malzemeler sırayla ve mutlaka aralarında 1-2 dakikalık bekleme süreleri olacak şekilde eklenir.
Şöyle ki; tahine ilk olarak kimyonu ekleyin, karıştırın. 1-2 dakika bekledikten sonra kırmızı biberi ilave edin, karıştırın. Tekrar bekleyin ve ezilmiş sarımsağı ekleyin ve yine karıştırın.
Limon suyunu olabildiğince yavaş ve azar azar ekleyin, eklerken sürekli karıştırmaya devam edin. Limon önce küstürüp, sonra barıştırır tüm malzemeyi, o nedenle limonu ilk eklediğiniz an tahinin katılaşması, sertleşmesi doğal yapım sürecinin bir parçası, endişelenmeyin. 😉
Limonu ekleyip karıştırdıktan sonra kabınızı yana doğru eğik tutun, tahinin yağının üste çıkmasını bekleyin ve çıkan yağı bir kaşık yardımıyla alın.
Aslında bu işlemin aslı şöyledir; zaman varsa ve üşenilmezse, bir gün öncesinden tahin bir kaba koyulur, üzerinde biriken yağ kaşıkla alınır, dinlendikçe yenisi gelir, tekrar alınır, yağ tamamen süzüldükten sonra yapım aşamasına geçilir. Bu şekilde sadece orjinalini yazsam okunduğunda “ohoooo” deneceğini bildiğimden, hızlı yöntemi anlatıyorum zaten. 🙂
Tahinin yağını çıkarma işlemini hallettikten sonra, son aşamaya giriyoruz. Boza ya da hardal kıvamına yakın bir kıvam alana dek azar azar zeytinyağ ekleyin ve en son karıştırma turu öncesi tuz ilave edin, karıştırın, servis tabağınıza aktarın. Üzerine kalmışsa eğer zeytinyağı gezdirebilir ve göz zevkinize göre süsleyebilirsiniz.
* Tüm yapım boyunca mutlaka ve yalnızca tahta kaşık kullanın.
** Her aşamada mutlaka aynı yönde karıştırın ve tuzunu mutlaka en son ekleyin. Her iki kurala da uymazsanız tahin kesilir, kıvam tutmaz.
*** Tahinin yağını çıkartma işlemini atlamayın, tahinin yağının üzerinde yüzmediği hibeş makbuldür.
**** Tüm malzemeyi ekşi, sarımsak, acı severliğinizle orantılı arttırıp eksiltmek mümkün ancak, bu durumda çıkacak sonuçtan memnun kalmama ihtimali yüksek, risk almayın. 😉
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10