“…1827 yılında Almanya’nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde başgösteren huzursuzluklardan dolayı, bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg’tan kalkan bir gemiyle İstanbul’a giderken, henüz 12 yaşındadır. Gemi İstanbul’a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi’ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi’nin bekçisine, gemiye geri dönmek istemediğini söyler. İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır ama Osmanlı Sadrazamı Ali Paşa, sorunu çözer ve Karl’ı korumasına alır. Karl, ‘Mehmet Ali’ adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra, 2. Abdülhamit döneminde ‘paşa’ ünvanını alır.
Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’nda Osmanlı’yı temsil eden üç kişiden biri olur. Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa’nın, dört kızı olur. Paşa’nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile. Celile, bir erkek çocuk doğurur: Şair Nazım Hikmet! Görüldüğü gibi, Karl’dan Nazım’a uzanan hikayenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi’nin her zaman hikayeleri vardır. Eğer Kız Kulesi Karl’ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı…” Sunay AKIN
Her okuyuşumda kendimi, “Var mıdır böyle, kalmış mıdır ayacıklarını yıkayayım diyen bir erkek… Ya da ne kadınmış ki gelen; odası bir anda çayır çimen olur, hürriyet gibi aydınlık olur…” diye düşünmekten alıkoyamadığım, en sevdiğim şiirlerindendi öteden beri… Nazım’ı sevdim oldum olası ve kelimelerini. Şimdi daha çok anlamlı Nazım’a dair sevdiğim her kelime, gözlerini gözlerime kilitleyip “Hoşgeldin Kadınım…” diye başlayan ve her defasında hiç bitmesin istediğim o inanılmaz satırları sevgilimden dinliyorum çünkü her gün uyandığımda, uyuduğumda ve yine uyandığımda… Eksik kalan yanım kaç kez tamamlandı kimbilir, Nazım’ın kelimeleri senin ağzından döküldükçe… Hoşbuldum erkeğim, çok hoş buldum…
Ses Klibi: Bu ses klibini oynatabilmek için Adobe Flash Player (Version 9 veya üzeri) gereklidir. Güncel versionu indirmek için buraya tıkla Ayrıca tarayıcında JavaScript açık olmalıdır.
Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin!
Yorulmuşsundur;
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var!
Susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki; ikram edeyim!
Acıkmışsındır;
Beyaz ketenli, örtülü sofralar kuramam,
Memleket gibi yoksuldur odam!
Hoşgeldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama,
Kırk yıllık beton; çayır çimen şimdi!
Güldün,
Güller açıldı penceremin demirlerinde!
Ağladın,
Avuçlarıma döküldü inciler…
Gönlüm gibi zengin,
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam…
Hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin…
Nazım HİKMET
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10