Her ne kadar hazırlanışı uzun, oyalayıcı gibi gelse de son derece basit ve etkili bir tarifim var size yine bugün. Okuduğunuzda gözünüz korkmasın ve illa ki deneyin isterim.
Özel günlerde artık klasikleşen salatalardan sonra size çok iyi gelecek ve iddia ediyorum ki; vazgeçilmezlerinizden biri olacak. 😉
İstisnasız, adı geçtiğinde herkesin “bayılırım!” dediği bir başka lezzet var mıdır acep? Dedim ama pek bir iddialı durdu yazıya dökünce; “vardır tabii, olmaz mı?” diye devam etme arzum sırf bu yüzden. 😀
Daha ne lezzetler, tatlar var, aklının, hayalinin almadığı insanoğlunun 😀 Havucun yoğurtla buluştuğu bu nefis tadın yeri, devede kulak belki, ama büyükçe kulağı devenin belli ki. 😉
Osmanlı kaynaklarına göre; “haşlandıktan sonra kavrulan sebzelerin yemeği ya da üzerine yoğurt ilave edilen çeşitli yemekler” şeklinde 2 anlama karşılık geldiği söylenir borani kelimesinin.
Abbasi halifesi Memun’un karısı Buran’ın adı verilen bir sebze yemeği olarak tarihe geçtiği rivayet edilir. Ispanak dışında kabak, pazı, şalgam, ısırgan otuyla yapılan çeşitleri de var yıllardır yapılagelen.
Yöresel tüm yemeklerde olduğu gibi; hazırlama, sunma, yeme şekillerinde farklılıklar illaki vardır, bu tarif bizim bildiğimiz ve en sevdiğimiz şekli. Ayrıca, hızlı, pratik, besleyici, sağlıklı ve lezzetli, daha ne olsun. 😉
Ah ne talihsiz sebzedir kereviz; sevenini bulabilmek bile zorken, “bayılırım” diyene rastlamak mümkün değil gibi sanki. Eee ne yapmak gerek; tüm sebzeler gibi tüketilmesi şart olduğundan, çeşitlendirerek, başka başka malzemelerin arasına çaktırmadan gizleyerek sevdirmek gerek.
Efendim, “asla ağzıma sürmem!” diyenlere, kereviz olduğunu söylemeden bu tarifin tadına baktırmanız kafi, gerisi kendiliğinden gelecek, “daha yok mu?” denecektir, garanti 😉
Malzemeler:
1 büyük boy kereviz
1/2 limon suyu
1 çay kaşığı tuz
1 orta boy elma
4-5 yemek kaşığı süzme yoğurt
4-5 yemek kaşığı mayonez
2 diş sarımsak
1/2 su bardağı çekilmiş ceviz
1 portakal
Hazırlanışı:
Limon suyu ve tuz koyduğunuz kaba, kabuklarını soyup rendelediğiniz kerevizleri ekleyin. Karıştırıp ovun, suyunu sıkıp bir kaba aktarın. Üzerine soyulmuş elmayı rendeleyin.
Yoğurt, mayonez, ezilmiş sarımsak ve cevizi karıştırarak sosunu hazırlayın, elma ve kerevizle buluşturun, iyice karıştırın.
İri bir portakalı, kabuklarını soymadan düzgün yuvarlaklar halinde dilimleyin. Her dilimin üzerine 2-3 yemek kaşığı salatadan koyup, ceviz ya da uyabileceğini düşündüğünüz başka bir malzemeyle süsleyin.
Çıkış yeri belli değil; Rumeli, Arnavut ya da başka başka Balkan ülkeleri tarafından, göç edenlerin getirdiği rivayet ediliyor. Yapılışı, üstüne ya da içine eklenen malzemeler de tüm tariflerde farklı. Sonuç itibariyle; aktarabileceğim tarihi bir hikayesi yok paçanın, bendeki yakın tarihine kaldınız yani el mecbur. 🙂
Anacığımdan (eşimin annesi) öğreneli 5 sene olmuş, ne duymuşluğum ne de görmüşlüğüm vardı daha evvelden. Oğullarını henüz evlendirmediği dönemlerde, her Ramazan’da iftar sofrasında mutlaka olurmuş. Günlük yapar, evinin erlerini onsuz sofraya oturtmaz, sevdicekleri ekmeklerini bandıra bandıra silip süpürürlerken de mutlu mesut izlermiş oturduğu yerden. Hala ne zaman iftarı onun evinde yapsak, keyifle masanın en orta yerine koyar, oğulları için sevgiyle yaptığı paça tabağını.
En başta dediğim gibi başka başka çeşitleri olabilir, sizin bildiğinize uymayabilir, sonuçta bu annemin tarifi ve fotoğraftaki tabak bu yılın ‘anne iftar sofrası’ndan, ellerine sağlık cancağızım 😉
Malzemeler:
2 yumurta
4 yemek kaşığı yoğurt
1 yemek kaşığı sirke
3-4 diş sarımsak
2 su bardağı su
4 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı tuz
Sos için:
1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı salça
Hazırlanışı:
Yumurtaları yoğurtla birlikte çırpın. Sarımsakları ezin. Su hariç tüm malzemeyi karıştırın. Suyu azar azar ilave ederek, kıvamını hafif açana dek bir kaç tur karıştırın.
Kısık ateşte, sürekli karıştırarak boza kıvamına gelene dek pişirin.
Ateşten aldıktan sonra, erittiğiniz tereyağında kavurarak hazırladığınız salçalı sosu üzerine dökün, sıcak servis yapın.
* Su miktarı az gelirse, pişirme esnasında azar azar eklenebilir.
Yıllar var ki; “yapsan da yesek” olayında başı çekenlerden biridir pırasalı ekmeğim. “Ağzıma pırasa sürmem, evime sokmam” diye kocaman laflar edenlere kendini yedirmekle kalmamış, müptelası olmalarını sağlamıştır. 🙂
Tamam kabul ediyorum; çok da talep görmeyen, bayıla bayıla yenmeyen bir sebze pırasa. Ama inanın şu şekliyle yediğiniz zaman, bu talihsiz sebzeye aslında ne kadar da haksızlık etmiş olduğunuzu göreceksiniz. 😉
Malzemeler:
3-4 pırasa
2 patates
2 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı sıvıyağ
1/2 demet maydanoz
4-5 yemek kaşığı beyaz peynir
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı mısır unu
tuz, pulbiber
Hazırlanışı:
Birinci yumurtanın tamamına, diğer yumurtanın sadece beyazını ekleyerek tuzla birlikte çırpın. Yağ ve yoğurdu ekleyerek çırpmaya devam edin. Mümkün olduğu kadar ince doğranmış pırasa ve maydanozu, minik küpler halinde kesilmiş patatesleri, ezilmiş peynir, pulbiber, kabartma tozunu ekleyip karıştırın. Yedire yedire eklediğiniz mısır unuyla, kek kıvamında bir hamura dönüşmesini sağlayın.
Yağlı kağıt serilmiş tepsiye aktarıp, ayırdığınız bir yumurta sarısını üzerine sürün. Önceden ısıtılmış 190-200 derece fırında, üzeri kızarana dek pişirin.
Soğuduğunda bambaşka bir lezzete sahip ama ben sıcakken seviyorum, şiddetle öneririm, afiyet olsun 🙂
Görüntüsündeki ihtişamına tamamen ters orantılı yapılışıyla kendiniz şaşırdığınız gibi, ikram ettiğiniz herkeste aynı şaşkınlığı gözleyebileceğiniz çok keyifli bir tarif bu. Özellikle miniklerin olduğu ortamlarda kesinlikle denemenizi öneririm, bayılıyorlar. Hızlı, pratik, sağlıklı, lezzetli ve eğlenceli, daha ne olsun 🙂
Malzemeler:
Yufka
Sıvıyağ
Yoğurt
Meyve
Bal
Hazırlanışı:
Yufkadan muffin kalıbınızın kenarlarından taşacak şekilde 5 eşit kare kesin. Yufka karelerini güneşe benzer şekilde, her düz kenara bir köşe şeklinde üstüste koyup, sıvıyağa batırıp çıkartın.
Kalıbınızı yağlayın, içine yufkayı yerleştirin. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında, sertleşip çıtırdayana dek pişirin.
Ayarı tamamen damak tadınıza bağlı olarak; doğranmış mevsim meyvesini bal ve yoğurtla karıştırıp, kalıbından çıkarttığınız yufka çanağına dökün. Üzerini yine mevsim meyveleriyle süsleyin.
* Bal yerine reçel, şeker ya da başka bir tatlandırıcı kullanabilirsiniz.
** Çanağın içini dilediğiniz malzemeyle doldurarak, değişik lezzetler yaratma kısmını, her zaman olduğu gibi yine hayal gücünüze bırakıyorum. 🙂
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10