"Et & Tavuk" kategorisine yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Bu yılın Osmanlı esintili iftar yemeğimin açılışıydı bu özel çorba. Masadaki hemen herkesin ilk kez yediği, hatta ilk kez duyduğu ama bayıldığı, iddialı, lezzeti garantili bir tarif. Menümün genelinde Kanuni’nin damak tadından faydalandığım düşünülürse de, koskoca cihan sultanının vazgeçilmez tercihleri bunlar, şaşmaz, ötesi var mı? 😀

Efenim bahsini geçirdik ya az evvel, çok özel diye; söz konusu Sultan Süleyman’ın şehzadeleri için yapılan sünnet düğünlerinin ve hemen her tür şenlik yemeklerinin baştacı olan bir çorba olunca, “Adam da ağzının tadını ne iyi biliyormuş haaa!” nidalarıyla tüketilmesin de ne yapsın? 🙂

 

Malzemeler:

650-700 gr.tavuk but

4 yemek kaşığı pirinç

200 gr.badem

1 yemek kaşığı tereyağ

1 tatlı kaşığı tuz

1 büyük nar

Terbiyesi için:

2 yumurta sarısı

1 limon suyu

1 yemek kaşığı un

 

Hazırlanışı:

Temizlenip yıkanmış tavukları tuzla birlikte haşlayın, bir kenara alın. Tencerede kalan tavuk suyuna pirinci ekleyin ve pirinçler patlayıp şişene kadar pişirin.

Bademi tazesini bulabilirseniz un halinde alabilirsiniz. Bulamazsanız, file ya da bütün bademi (kabuklarını temizlemeniz gerekir) mutfak robotunda çekerek un haline getirin. Dolu dolu 1 yemek kaşığı tereyağda, yakmamaya dikkat ederek kavurun.

Kavurduğunuz bademlerin üzerine pirinçli tavuk suyunu karıştırarak ekleyin, bir kaç taşım kaynatın. O arada ayrı bir kapta çırptığınız yumurta sarılarına limon suyu ve unu sırasıyla ekleyin, pütürsüz kıvamı yakalayana dek çırparak terbiyesini hazırlayın.

Terbiyeye çorbadan 1 kepçe ekleyin, iyice karıştırın. Terbiyeyi çorbaya tamamen pütürsüz ekleyebilmek için -şayet varsa- tencerenin içine, altı çorbanın içinde olacak şekilde bir tel süzgeç yerleştirin, terbiyeyi dökün ve bir kaşık yardımıyla ezerek geçirin. Son bir taşım kaynatın, ateşten alın.

Haşlanmış tavuk etlerini (soğumuşsa mutlaka ısıtın, sıcak olmalı) didikleyin. Narı ayıklayın.

Servis yaparken tabağınıza ilk olarak tavuk etlerini koyun, üzerine çorbayı ekleyin ve en üste nar serpiştirin. Afiyet olsun 🙂

03 Ağustos 2013
3.055 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Efendiiim, Cumartesi akşamı iftar davetim vardı aileme; Osmanlı yemeklerinden oluşan menüm bana göre normal, benim dışımdaki herkese göre “ooooo yine abartmışsın!” durumundaydı her zamanki gibi 😀

Yemek yapmayı seviyorum, yaptıklarımı birilerine yedirmeyi de seviyorum, hele bir de üstüne sonuç istediğim gibi olmuş, gözü, gönlü  mutlu mesut doyurabilmişsem, benden iyisi Şam’da kayısı kıvamını hepsinden çok seviyorum 😀

Çok keyifli, çok güzel bir akşam oldu, soframı, evimi şenlendirdiğiniz için tekrar teşekkürler canlarım, ayağınıza, yüreğinize sağlık 🙂

Menünün ana yemeği, Kanuni Sultan Süleyman’ın en sevdiği yemekler listesinin üst sıralarında bulunan Darüzziyafe Köftesi, döneminin heybetini hem adına hem de tadına yansıtan nefis bir lezzet.

Önce menü, arkasından tarif 😉

 

Menü:

Bademli Tavuk Çorbası

Zeytinyağlı Barbunya

Közlenmiş Patlıcan Böreği

Patates Püresi

Meyhane Pilavı

Hoşaf

Şam Tatlısı

Profiterol

Darüzziyafe Köftesi

Paçanga (Nisacığım yapıp getirmiş, tekrar ellerine sağlık canım ;))

 

Malzemeler:

200 gr.kuzu kıyma

300 gr.dana kıyma

150 gr.tavuk kıyma

1 iri soğan

100 gr.mantar

1 yumurta

1/2 demet maydanoz

1 çay kaşığı karabiber

1 çay kaşığı pulbiber

1 çay kaşığı kimyon

1 çay kaşığı yenibahar

1 çay kaşığı fesleğen

1 çay kaşığı kekik

1,5 tatlı kaşığı tuz

1 su bardağı ekmek kırıntısı

1 çay bardağı file fıstık

1 yufka

1-2 tatlı kaşığı tereyağ

 

daruzziyafe1

 

Hazırlanışı:

Kıymaların hepsini karıştırma kabınıza koyun. Temizlenmiş soğanları ve yıkanıp soyulmuş mantarları iri parçalar halinde mutfak robotuna atın. İyice birbirlerine geçtiklerinden emin olduğunuzda kıymaların üzerine ekleyin. Yumurtayı kırın, ekleyin. Maydanoz, ekmek kırıntısı ve baharatları ekleyerek, -tüm malzemeler tamamen özleşene dek-uzunca süre yoğurun.

Fıstığı ekleyin, karışmasını sağlayacak kadar da o şekilde yoğurun. Yufkayı serin, yarım ay şeklinde ikiye katlayın. Uzun kenarına hazırladığınız köfteyi yerleştirin. Burada işinizi kolaylaştıracak 2 seçenek var; ya köfteyi yufkanın üzerine koymadan, tezgahın üzerindeyken yufka boyutunda rulo haline getirip sonra yufkaya yerleştirmek, ya da parçalar halinde kopartıp yufkanın üzerine kısım kısım yerleştirmek ve sonrasında orada birleştirerek o kocaman, bütün ruloyu oluşturmak. Yufkanın üzerine koyduktan sonra, çok fazla müdahale etme şansınız olmadığından, hangisi kolayınıza gelirse o yöntemi tercih edebilirsiniz.

Yufkanın kenarlarını içe doğru katlayın ve üzerine yerleştirdiğiniz köfteyle birlikte her döndürmenizde şeklini koruyarak rulo haline getirin. Son katlama yerini su veya yumurta beyazı yardımıyla yapıştırın. (Sigara böreği misali.)

Zamanınız varsa 45 dakika buzdolabında, yoksa 15 dakika buzlukta bekletin. Süre sonunda yeterli sertliğe ulaşıp, kendini toparlayan köftenizi birer parmak kalınlığında dilimlere ayırın.

Izgara veya tavanızı iyice ısıtın ve yalnızca ilk sefer için tereyağla hafif yağlayın. Sonraki kızartmalarda kendi yağı yetecektir, yapışmadığı sürece yeni yağ eklemeyin. Arkalı önlü çevirerek, dilimlerin her iki tarafını pişirin.

29 Temmuz 2013
5.579 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

“Hangi hünkardır bu acep?” sorusunun yanıtını merakından, ilk duyduğunda benim gibi harıl harıl araştıran kaç kişi vardır bilemem.  Adından otomatikman çağrıştırdığı, ‘Osmanlı padişahlarından biri olsa gerek’ kanısını ilk yıktığında, çok şaşırmıştım itiraf ediyorum. “Aaaaa meğer hünkar değilmiş beğenen, imparatoriçeymiş!” diye ağzım açık kalakalmıştım öylece 🙂

Yaaa, bilmiyorsanız öğrenmiş olun işte; hünkar beğendi ilk kez, Sultan Abdülaziz’e ziyarete gelen Fransız İmparatoriçesi Eugenie için, Dolmabahçe Sarayı mutfaklarında pişirilmiş meğerse. Eugenie o kadar çok beğenmiş ki bu ilk kez kendine özel pişirilen yemeği, neredeyse her öğününde ister olmuş. “Eee neden o zaman ‘imparatoriçe beğendi’ değil de ‘hünkar beğendi?'” nin cevabı; “o memnun oldukça, hünkar da memnun olmuş, koskoca saray aşçısı için de önemli olan elalemin imparatoriçesi değil, kendi hünkarı elbet, öyle deyivermiştir adını” olsa gerek.

Hünkarın memnuniyeti de sevdiği kadının mutluluğu olabilir keza; bu ziyaret sırasında Abdülaziz ve Eugenie’in bir aşk yaşadığı da söylentiler arasında, o kadarını bilemem, günahları tarihçilerin boyunlarına 😀

Sonuç; hünkar eşliğinde imparatoriçe bile beğenmiş, yok öyle “alt tarafı patlıcan var içinde, hem patlıcan sevmiyorum ben, yemem” şeklinde kalıplaşmış cümlelerle ömrü billah ağzınıza koymamak. Hem nedir bu inatçı önyargı canım, hele bir tadın patlıcanı sevmeseniz bile, tadın da görün bakalım durdurabiliyor musunuz kendinizi bir daha, çok büyük hata yapmışsınız bugüne dek çoook. 😀

 

Malzemeler:

500 gr.kuşbaşı et

2-3 yemek kaşığı sıvıyağ

1 yemek kaşığı salça

1 iri soğan

2 yeşil biber

2 orta boy domates

4-5 iri patlıcan

1 yemek kaşığı tereyağ

2 yemek kaşığı un

2 su bardağı süt

1,5 su bardağı rendelenmiş kaşar

tuz, karabiber

 

Hazırlanışı:

İyice ısıtılmış tencereye koyduğunuz etleri, hızlıca karıştırarak yüksek ateşte kavurun. Suyunu bıraktığında ateşi kısın, kapağı kapalı olarak suyunu çekene dek pişirin. Kendi suyuyla pişmeyen sert bir ete sahipseniz, azar azar sıcak su ekleyerek, etler tamamen yumuşayana dek pişirin.

Yumuşayan etinizi, sıvıyağ ve salçayı ekleyerek kavurmaya devam edin. Yemeklik doğranmış soğanları ve minik halkalar halinde kesilmiş biberleri ekleyin, her ikisinin de rengi dönene dek 2-3 dakika bu şekilde kavurmaya devam edin. Yaklaşık 2 su bardağı kadar sıcak su ekleyin, hafif sulu kıvama gelene dek pişirip ateşten alın, tuz ve karabiber ilave edin.

Patlıcanları közleyin, kabuklarını soyup olabildiğince minik doğrayın.

Derin bir tavada tereyağını eritin, unu ekleyin ve pembeleşene dek kavurun. Soğuk sütü azar azar ve sürekli karıştırarak kavrulmuş una yedirin. Koyulaşıp muhallebi kıvamına ulaştığında patlıcanları ve rendelenmiş kaşarı ilave edin, 3-5 dakika da bu şekilde pişirin. Altını kapattıktan sonra tuz ve karabiber ekleyip karıştırın.

Servis tabağına önce beğendiyi yayın, hafif bastırarak çukurlaştırdığınız orta kısıma eti yerleştirin ve sıcak servis yapın.

12 Temmuz 2013
3.762 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Kahvaltıda ve ocakbaşında şişlenmiş, evde soteye yatmış, fırına süzülüp “ciğer basması” formuna bürünmüş, tavada patatesle yek vücut ya da hiçbirine bulaşmadan bir köşede arnavut hiç farketmez, ciğer dedin mi; her türlü gideri vardır bünyemde 😀

 

Malzemeler:

1 kg.dana ciğer

6-7 yemek kaşığı zeytinyağ

2 iri soğan

4 yeşil biber

4 orta boy domates

1 tatlı kaşığı tuz

1 tatlı kaşığı karabiber

1 tatlı kaşığı kekik

1 defne yaprağı

 

Hazırlanışı:

Ciğerleri henüz bütün haldeyken iyice yıkayın. Zarlarını ve sinirlerini temizleyip, iri küpler halinde doğrayın.

Soğan ve biberi olabildiğince ince, domatesi tavla zarı şeklinde keserek hazırlayın.

Pişirme kabınıza ilk olarak soğanları alın, zeytinyağ eşliğinde 3-4 dakika kadar sürekli karıştırarak kavurun. Biberleri ekleyip 2-3 dakika daha kavurup, ciğerleri ilave edin. 5-6 dakika da bu şekilde soteleyip, domates ve baharatları ekleyin.

Orta ısıda, arada karıştırarak ciğerler yumuşayana dek pişirin. Servis yapmadan önce defne yaprağını çıkarın ve illa ki sıcak tüketin.

*Ciğerin kendine has bir kokusu olduğu malum, defne yaprağı işte o kokuyu sevmeyenlere hafiflik sağlaması açısından tarifte var, aksi durumda çok da gerekli değil.

** Acı seviyorsanız pulbiber, yakıştırıyorsanız kimyon eklenebilir.

18 Haziran 2013
4.192 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Sevmeyenine pek rastlanılamayacağı, klasikleşmiş tatların biri de sanırım köfte. 300’e yakın çeşidinin yapıldığını biliyorum güzel ülkemde. Herhangi bir standardı da yok bu yüzden, içine koyacağınız tek bir malzemeyle, adı da tadı da değişiyor.

Servis yaparken; kızartılmış köfteleri tepeleme doldurduğunuz tabağı, yanına yöresine herhangi bir eklenti yapmadan, hiç elleşmeden öylece koyun derim masaya, kimsenin gözü ekstraları görmeyeceğinden, boşuna yormayın kendinizi. Zira tabağa konulmuş, özenle süslenmiş köfteler, ekmek arasına tıkıştırılmış olanlardan daha albenili değildir hiçbir zaman. 😉

Haa unutmadan en makbulü, her zaman her şeyde olduğu gibi; anne elinden çıkmış olanı, “anne köftesi” dir tabii ki. 🙂

 

Malzemeler:

1 kg. dana kıyma

2 orta boy soğan

2 dilim bayat ekmek

1 demet maydanoz

1,5 tatlı kaşığı tuz

1 tatlı kaşığı karabiber

 

Hazırlanışı:

Maydanozu ve soğanı olabildiğince ince doğrayın. Tembellik edip, robotta çekmeyi hemen çıkarın aklınızdan, hem çok sulandırırsınız malzemenizi hem de lezzet illa ki etkilenir.

Tüm malzemeyi eklediğiniz kıymayı iyice yoğurun. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, avuç içinizde yuvarlayıp hafif bastırarak köfte şekli verin. Üzerini kapatarak dolaba kaldırın, en az 3-4 saat, mümkünse 1 gün dinlendirin.

Kullanacağınız ızgara ya da tavayı sadece ilk kullanımda fırçayla yağlayın. Kısık ateşte, kendi yağlarında çevirerek kızartın.

koftee

* Köfte yapımında ölçü verilmez, verilse de tutturulamaz ya hani, aslında kıyma hariç bende de hepsi göz kararı her evde olduğu gibi. İşte o gözümün kararını ölçmeye, herkese uyacak bir standarda getirmeye çalıştım. Denedikçe, artısını – eksisini damak tadına göre ayarlamak mümkün.

** Kıyma mümkünse dananın döş kısmından ve 1 kez çekilmiş olmalı. Tercihe göre; kuzu ya da dana-kuzu karışım da kullanılabilir.

*** Pulbiber, kimyon gibi ilaveler yapılabilir.

**** Yumurta eklenebilir, eklenirse ekmek ölçüsü o oranda illa ki arttırılmalıdır.

**** Ailenin köfte ustası Funda Hala’mın tarifi de benimkiyle aynı, tek fark; o, bu tarife 100 gr. kadar böbrek yağı da ekliyor, lezzet inanılmaz katlanıyor, benden söylemesi 😉

18 Mayıs 2013
3.901 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Rusya, St.Petersburg şehrine özgü bir yemek olduğu, adını çarlık döneminde ihtişam içinde yaşayan Stroganoff ailesinden aldığı şeklinde bir rivayet olduğu gibi; yine aynı ailenin üyesi ünlü Rus diplomat Kont Pavel Alexandroviç Stroganoff, Fransa elçiliğindeki görevi döneminde bu yemeğe olan aşırı düşkünlüğünden dolayı isim babası olmuştur gibi ikinci bir söylenti daha mevcut.

Kokladığımız minik tarihin ardından, şık menülerde çokça rastlanan havalı adının içeriğine geçersek; ‘ille de uzun parmak şeklinde kesilmiş etin, mantarlı kremalı sosla buluşması’ şeklinde özetlenebilir.

Kızartılmış patates, pilav ya da makarna ve şarap eşliğinde keyiflidir 😉

 

Malzemeler:

1 kg.tavuk göğsü

2-3 yemek kaşığı sıvıyağ

1 büyük kavanoz mantar

1,5 tatlı kaşığı hardal

1 tatlı kaşığı tuz

1,5 çay kaşığı karabiber

400 ml. krema

 

Hazırlanışı:

Mantarları ince, tavukları uzun parmaklar halinde doğrayın. Harlı ateşe koyduğunuz sıvıyağda, sulanmasına izin vermeden etleri kavurun. Yumuşayıp pişmeye yüz tuttukları anda mantarları ilave edip, yine sulandırmadan karıştırarak kavurmaya devam edin.

Tuz, hardal, karabiber ve kremayı ekleyin. Krema kaynama noktasına geldikten 3-4 dk.sonra ateşten alın.

Hepsi bu kadar 🙂

17 Mayıs 2013
8.212 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Pratik, hızlı, kurtarıcı acil durum yemeklerinin en lezzetlilerinden. Fırın versiyonu da var, önümüzdeki günlerde onu da anlatacağım. Yaratıcılığınızla alakalı ekleyeceğiniz malzemelerle bambaşka şekillere büründürmeniz, yanında dilediğinizle, hatta bir başına  servis edebilmeniz gibi güzellikleri de var, daha ne olsun 😉

 

Malzemeler:

parça tavuk eti (kemiksiz but ya da göğüs)

yumurta

sade mısır gevreği nam-ı diğer corn flakes

tuz

sıvıyağ

 

Hazırlanışı:

Kullanacağınız tavuk adedi, tamamen kişi sayısı ve yeme kapasitesiyle alakalı olduğundan malzemeleri ölçüsüz verip tarife geçiyorum.

Mısır gevreğini bir kapta irili ufaklı ezin. Başka bir kaba yumurtayı kırıp, tuz ekleyin, çatalla karıştırın.

Etleriniz çok kalınsa, dövme usulüyle biraz inceltin. Bu aşamada, olduğu gibi büyük parçalar halinde bırakabilir ya da şeritler halinde dilimleyerek kullanabilirsiniz.

Önce yumurtaya, sonra mısır gevreğine buladığınız tavuk parçalarını, iyi ısıtılmış yağa aktarın ve kontrollü olarak kızartın.

Hepsi bu kadar 🙂

* Pane için Knorr Çıtır Pane Harcı gibi bir seçeneğiniz de mevcut.

 

09 Mayıs 2013
5.836 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish