İlk etapta yapılması uzun, zahmetli ve zor gibi gelse de, bir kez yapıldığında anında çark ettirecek cinsten bir lezzet bu. Ne kadar seri yapılıp, nasıl aynı hızda tüketildiğini gördüğünüz an, ne demek istediğimi anlayacaksınız 🙂
Malzemeler:
5 adet yufka
150 gr.tereyağ
1 çay bardağı ılık su
ince dilimlenmiş beyaz peynir
1 yumurta sarısı
susam
Hazırlanışı:
İlk olarak tereyağını eritip, suyla karıştırarak her parçaya sürülecek olan sıvı karışımı hazırlayın. Yufkaların her birini dörde bölün. 20 üçgen parçadan ilkini tezgaha serin, geniş kısmı aşağıda, sivri uç yukarıda olsun. Sıvı karışımı sürün. Sivri ucun en ucuna koyduğunuz parmağınızı aşağı doğru çekerek, alttaki uzun kenarın ortasına kadar indirip birleştirin. Yanlarda, çıkıntı şeklinde kalan sağ ve sol uçları yukarı doğru kaldırıp, orta kısımda kalan kanatları hafiften birbirinin üzerine getirin.
Üst birleşim yerinin 1-2 parmak aşağısına peyniri koyun. En üst noktayı, böreği ortalayacak şekilde, 2 ya da 3 hamlede katlayarak, en alt noktayla buluşturun. Ters çevirerek, yağlı kağıt serilmiş tepsiye aralıklı dizin.
Üzerlerine yumurta sarısı, susam ikilisini de eklemişseniz, 170-180 derece önceden ısıtılmış fırına gönderme zamanıdır.
Basit bir hareketle nefis bir görüntüye ulaşan bu lezzetli çıtırları, sıcak tüketmenizi öneririm 😉
** Yufkanız mutlaka ince açılmış ve taze olmalı, değilse büzme kısmı işkenceye dönüşebilir.
*** Bu tarife göre 20 adet ve biraz irice börekleriniz olacak. Üçgenlerin boyutu küçültülerek sayı arttırılabilir.
Birazdan zor gibi gelecek olan o kısımlar var ya hani; “nasıl yani yaa?” diyeceğiniz, yaparken o kadar kolay ve eğlenceli gelecek ve en son ortaya çıkan ebruli görüntü kendini öyle sevdirecek ki; işte sırf o görüntü için bile olsa, bir daha bir daha yapmak isteyeceksiniz. Hatta istemekle yetinmeyip yapacaksınız, eminim 🙂
Malzemeler:
1 su bardağı şeker
4 yumurta
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
2 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı kakao
Hazırlanışı:
Kek yapım klasiği olarak; yumurta ve şekeri bembeyaz, köpük köpük olana dek çırpın. Tüm sıvıları sırayla ekleyerek çırpmaya devam edin. Un, vanilya ve kabartma tozunu da karışıma ilave edip, iyice karıştırdıktan sonra çırpma işlemini sonlandırın.
İkiye böldüğünüz hamurlardan birine kakaoyu ekleyip karıştırın. “Eklenen kakaonun karışımı arttıracağını hesap ederek, sade tarafı 1-2 kaşık fazla bırakmak, işlemin sonunda elimizde tek renkle kalakalmamıza engel olacaktır” şeklinde minicik bir hatırlatma yapmam gerek bu bölümde.
Herkesin evinde bulunan, en yaygın ölçülü tepsi olarak, büyük boy yuvarlak Borcam veya 24 cm’lik yuvarlak bir tepsiyi yağlayın. Tam ortasına gelecek şekilde üç yemek kaşığı kakaolu hamur, onun tam ortasına 3 yemek kaşığı sade hamur sıralamasıyla, seri bir şekilde tüm malzemeyi tepsiye yerleştirin.
Kürdanla (çok fazla derine inmeden) dıştan içe doğru önce dörde, sonra sekize bölün. Her parçanın arasında birer geçiş daha yapın ama bu kez içten dışa doğru.
160-170 derece, önceden ısıtılmış fırında pişmesini beklerken, hayali kurulan ilk ısırığın hazzı arttırması için, taze çay demlemek şart 😉
Efendiiim çok basitmiş gibi algılanıp epey uğraştıran bir iş olduğundan, aşırı kalabalık sofralarda tavsiye edilmemekle beraber, görüntüsü takdire şayandır. Onca saat uğraştığınız minnacık lezzetlerin saniyeler içinde lüp lüp tüketildiğini görmek azıcık sinirlerinizi oynatsa da, bu uğur böcekli kanepeler emin olun emeğinize değecek 😉
Malzemeler:
Tost Ekmeği
Krem Peynir
Kaşar Peynir
Salam
Cherry (çeri) Domates
Zeytin
Maydanoz
Çörekotu
Hazırlanışı:
Tüm malzemeleri tezgaha sıraladıktan sonra elinizde mevcut herhangi bir şekillendirici ile ekmeği, kaşar peynirini ve salamı kesmekle işe başlayalım. Ben çiçek şekilli minik kalıplarımı kullandım bu iş için, şekilli birşeyler şart değil elbet, bardakla da gayet güzel halledilebilir.
Domatesleri ikiye bölün ve dar olan alt kısmından minik üçgenler keserek çıkartın ki; bu kısım kanat birleşim yeri havasını verecek 😉
Zeytinin çekirdeklerini çıkarıp, ikiye ya da dörde bölün. Maydanozları domatesin sığabileceği minik yaprakcıklara ayırın. Buraya kadar biraz oyalandık ama şimdi işin en keyifli kısmına geldi sıra; kule yapmaca 😀
Kulemizin sıralanışı şu şekilde; ekmek, krem peynir, salam, kaşar peynir, maydanoz ve domates-zeytin ikilisi. Domatesin üzerine kürdanla simetrik 4-5 minik delik açıp, her birinin içine birer tane çörekotu koyun.
İtiraf ediyorum ve çok iyi biliyorum ki; en çok kulaklarımı çınlatacağınız bölüm burası 🙂 Minicik zeytin parçaları ya da zeytin ezmesiyle de halledebilir illaki ama en gerçekçi görüntüyü çörekotu sağlıyor, tercih sizin.
Sonuca bayılacağınız garanti olduğundan, çınlayan kulaklarıma aldırmıyorum bile, nam nam nammmm 🙂 🙂
Bir önceki yazımda, tatil günü dışarıda kahvaltı yapmaktan bahsederken, evdeki kahvaltılarımız da çok özeldir, keyiflidir demiştim ya, o özel sofralarımızın hem lezzetli, hem doyurucu, hem de yapımı kolay olanlarından, biri; omlet… Malzemeleri her hafta farklıdır bizim evde, o sabah uyandığımızda aklımıza hangisi geldiyse, canımız hangisini çektiyse onu yaparız, bilmeyen yoktur ama tarifiyle beraber işte omlet 😉
Malzemeler:
5-6 yumurta
5-6 kokteyl sosis
10-15 mantar
bolca rendelenmiş kaşar
1 yemek kaşığı tereyağ
1/2 çay bardağı süt
tuz, karabiber, kekik
Hazırlanışı:
Sosisleri orta kalınlıkta yuvarlaklar halinde dilimleyip, çok az yağda hafifçe kızartın.
Bir kapta çırptığınız yumurtalara, baharatlar, süt ve 1-2 yemek kaşığı kadar suyu ekleyerek karıştırın.
Mümkünse omlet tavası yoksa yayvan tavada erittiğiniz yağa, eşit yayılacak şekilde yumurtalı karışımı dökün.
Alt tarafı iyice kızarınca düz bir kapak ya da tabak yardımıyla ters çevirin.
İnce şeritler halinde kesilmiş mantar ve sosisleri, omletin yarısını kaplayacak şekilde ekleyin, üzerine kaşar rendesi serpin.
Altta kalan kısım kızardığında, malzemesiz kısmı malzemenin üzerine kapatarak yarım ay şekline getirin ve çok kısa bir süre bekletip ocaktan alın.
Yanında kahvaltılıklar ve illa ki iyi demlenmiş çay eşliğinde afiyet olsun 😉
* Aslında her seferinde göz kararı yapıyorum, malzemeleri tahmini yazdım, arttırılıp, eksiltilebilir.
Geçtiğimiz haftasonu aşure günümdü. Öğleden sonraya kalmasın diye erkenden uyandım. Kahvaltı keyfi uzun süreceğinden, hızlıca yapılıp o hızda da tüketilen, son derece basit, sunumu ve lezzeti aksine bir o kadar güzel sosisli milföy yapayım deyip, akşamdan hazırladım, sabah pişirilmek üzere dolaba kaldırdım.
İşte o börek, şimdilik sadece bununla yetinin, aşure tarifi de gelecek, söz 😉
Malzemeler:
Milföy hamuru
Sosis
Yumurta Sarısı
Susam
Hazırlanışı:
Milföyleri önceden buzluktan çıkarıp yumuşamaya bırakın. Yeterli kıvama geldiğinde, elinizle kenarlara doğru çok az açın.
Sosisinizi hamurun bir kenarına yerleştirin. Çok sıkı ya da çok gevşek olmayacak şekilde, sosisi milföyle sarın.
Yağlı kağıt serilmiş tepsiye börekleri yerleştirip, üzerlerine yumurta sarısı sürün.
Diplerine çok inmeden, her birine kesikler atın. Son olarak susam serpin, fırına verin. Kızarana dek pişirip, sıcak servis yapın.
Afiyet Olsun 😉
* Malzemelerde ölçü vermedim çünkü; kişi sayısına göre ayarlanması en kolayı.
** Uzun sosis de kullanabilirsiniz minik, kokteyl sosis de. Kokteyl olursa ikişer, uzun kullanırsanız birer tane yeterli.
Pazar günleri ve özellikle Pazar kahvaltıları, benim için çok özeldir. Bu nedenle her haftasonu, öncelikle gözümün doyacağı sofralarda, uzun süreli kahvaltı keyfine bayılırım. Bugün her zamankinden epey farklı bir kahvaltı yaptık. Bir Trabzonlu olarak her fırsatta ballandıra ballandıra anlattığı, haftalardır sözünü verdiği yöresel yemeklerinden birini yaptı sevgilim; kuymak…
Adını hep duymuş ama daha önce hiç yememiştim, gerçekten inanılmaz bir lezzet! Üstelik sofrayı hazırlamanın zahmetsizliği de cabası, kuymak, ekmek ve çay ya da başka ne tercih ederseniz içeceğinizi koymanız yeterli, hepsi bu 😉
Ellerine sağlık canım benim 😉
Malzemeler
1 su bardağı mısır unu
100 gr. Trabzon Tereyağı
150 gr. Trabzon İmansız Peynir (veya Golot)
1 su bardağı su
Hazırlanışı:
Tereyağını tencereye koyun. Yağ eridikten sonra mısır ununu dökerek, rengi değişene ve un kokusu gidene kadar tereyağı ile kavurun. Pembeleştiğinde suyunu ilave ederek pişirmeye devam edin.
Katılaşmaya başlayınca peynirini ekleyin. Tahta kaşığı hafif hafif aralara daldırıp çıkartarak, peynirin iyice eriyip yayılmasını sağlayın.
Peynir tamamen eriyip azıcık da dibini tutturduğunuz an, kuymak hazır demektir. Sıcak sıcak servis yapın.
*Bulamadığınız zamanlarda Trabzon tereyağı yerine normal tereyağ ve imansız peynir yerine örgü peynir ya da kaşar da kullanabilirsiniz.
** Her seferinde göz kararı yaptığımız için yaklaşık ölçüler verdim, miktarlarla dilediğiniz gibi oynayabilirsiniz.
Afiyet olsun…
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10