Sevmeyenine pek rastlanılamayacağı, klasikleşmiş tatların biri de sanırım köfte. 300’e yakın çeşidinin yapıldığını biliyorum güzel ülkemde. Herhangi bir standardı da yok bu yüzden, içine koyacağınız tek bir malzemeyle, adı da tadı da değişiyor.
Servis yaparken; kızartılmış köfteleri tepeleme doldurduğunuz tabağı, yanına yöresine herhangi bir eklenti yapmadan, hiç elleşmeden öylece koyun derim masaya, kimsenin gözü ekstraları görmeyeceğinden, boşuna yormayın kendinizi. Zira tabağa konulmuş, özenle süslenmiş köfteler, ekmek arasına tıkıştırılmış olanlardan daha albenili değildir hiçbir zaman. 😉
Haa unutmadan en makbulü, her zaman her şeyde olduğu gibi; anne elinden çıkmış olanı, “anne köftesi” dir tabii ki. 🙂
Malzemeler:
1 kg. dana kıyma
2 orta boy soğan
2 dilim bayat ekmek
1 demet maydanoz
1,5 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı karabiber
Hazırlanışı:
Maydanozu ve soğanı olabildiğince ince doğrayın. Tembellik edip, robotta çekmeyi hemen çıkarın aklınızdan, hem çok sulandırırsınız malzemenizi hem de lezzet illa ki etkilenir.
Tüm malzemeyi eklediğiniz kıymayı iyice yoğurun. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, avuç içinizde yuvarlayıp hafif bastırarak köfte şekli verin. Üzerini kapatarak dolaba kaldırın, en az 3-4 saat, mümkünse 1 gün dinlendirin.
Kullanacağınız ızgara ya da tavayı sadece ilk kullanımda fırçayla yağlayın. Kısık ateşte, kendi yağlarında çevirerek kızartın.
* Köfte yapımında ölçü verilmez, verilse de tutturulamaz ya hani, aslında kıyma hariç bende de hepsi göz kararı her evde olduğu gibi. İşte o gözümün kararını ölçmeye, herkese uyacak bir standarda getirmeye çalıştım. Denedikçe, artısını – eksisini damak tadına göre ayarlamak mümkün.
** Kıyma mümkünse dananın döş kısmından ve 1 kez çekilmiş olmalı. Tercihe göre; kuzu ya da dana-kuzu karışım da kullanılabilir.
*** Pulbiber, kimyon gibi ilaveler yapılabilir.
**** Yumurta eklenebilir, eklenirse ekmek ölçüsü o oranda illa ki arttırılmalıdır.
**** Ailenin köfte ustası Funda Hala’mın tarifi de benimkiyle aynı, tek fark; o, bu tarife 100 gr. kadar böbrek yağı da ekliyor, lezzet inanılmaz katlanıyor, benden söylemesi 😉
Rusya, St.Petersburg şehrine özgü bir yemek olduğu, adını çarlık döneminde ihtişam içinde yaşayan Stroganoff ailesinden aldığı şeklinde bir rivayet olduğu gibi; yine aynı ailenin üyesi ünlü Rus diplomat Kont Pavel Alexandroviç Stroganoff, Fransa elçiliğindeki görevi döneminde bu yemeğe olan aşırı düşkünlüğünden dolayı isim babası olmuştur gibi ikinci bir söylenti daha mevcut.
Kokladığımız minik tarihin ardından, şık menülerde çokça rastlanan havalı adının içeriğine geçersek; ‘ille de uzun parmak şeklinde kesilmiş etin, mantarlı kremalı sosla buluşması’ şeklinde özetlenebilir.
Kızartılmış patates, pilav ya da makarna ve şarap eşliğinde keyiflidir 😉
Malzemeler:
1 kg.tavuk göğsü
2-3 yemek kaşığı sıvıyağ
1 büyük kavanoz mantar
1,5 tatlı kaşığı hardal
1 tatlı kaşığı tuz
1,5 çay kaşığı karabiber
400 ml. krema
Hazırlanışı:
Mantarları ince, tavukları uzun parmaklar halinde doğrayın. Harlı ateşe koyduğunuz sıvıyağda, sulanmasına izin vermeden etleri kavurun. Yumuşayıp pişmeye yüz tuttukları anda mantarları ilave edip, yine sulandırmadan karıştırarak kavurmaya devam edin.
Tuz, hardal, karabiber ve kremayı ekleyin. Krema kaynama noktasına geldikten 3-4 dk.sonra ateşten alın.
Hepsi bu kadar 🙂
Benim en sevdiğim sütlüdür kendileri, aşırı tutkun olduklarımda durma noktam yoktur ya hani; işte bu en fenası, en limitsizi…
Sütlaç da tıpkı helva gibi, sabır işidir. Hemen olsun bitsin derseniz, içine ekleyeceğiniz ekstra malzemelerle hızlandırabilirsiniz sürecini ama sabırla, uzunca pişirdiğinizle aynı lezzeti yakalayabilmeniz mümkün olmaz. Son derece basit görünen, kıvam ve lezzet açısından epey zahmet çektirenlerin başında gelir. Ama nefistir, hep yapılası, yenilesidir.
Malzemeler:
2,5 litre süt
1 su bardağından 1 parmak az pirinç
2,5 su bardağı şeker
Hazırlanışı:
Yıkanmış pirinçleri süte ekleyin ve kısık ateşte pişirmeye başlayın. Arada karıştırarak ağır ağır pişirin. Pirinçler pişip, sütle iyice kaynaşıp koyulaştığında şekeri ekleyin, kaynatmaya devam edin. Şekeri azar azar ekleyip, damak tadınıza göre arttırıp eksiltmenizde fayda var, ben çok tatlı severim sütlacı, o nedenle verdiğim ölçüden daha fazla kullanırım.
Rengi kırık beyaz-sarı arası olduysa ve yeterince koyulaşıp özleşmişse pişme süresini tamamlamış demektir. Servis kaplarınıza paylaştırıp, soğumasını bekleyebilir ve sonrasında dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.
* Pirinci önceden suyla haşlayıp, pişme esnasında da pirinç unu ya da nişasta ekleyerek pişirme gibi yöntemler de mevcut. Hatta genelde hazırlanış şekli, verilen tarifler bu yönde olsa da, orjinal sütlaç tarifinde bunların yeri yoktur, kıvamı da tadı da bozar.
** Damla sakızına çok aşıksanız, ölüp bitiyorsanız eklenebilir, tercih etmediğim gibi önermiyorum da.
*** Biz böyle sütlü sütlü seviyoruz, kıvamını da şeker miktarı gibi tercihe göre ayarlamak mümkün.
Et yemeklerinin yanında servis edildiğinde, görüntüsü ve tadıyla beğeni garantili, patatesin eeeen keyifli hallerinden biri. Tek başına bir öğün olduğunda da son derece doyurucu.
Çok pratik ve çoook lezzetli 😉
Malzemeler:
Patates
Sarımsak
Tereyağ
Parmesan Peynir (veya kaşar)
Zeytinyağ
Kekik
Pulbiber
Tuz
Hazırlanışı:
Soymadan iyice yıkadığınız patatesleri tam dibe inmeden, kopartmamaya dikkat ederek, ince ince kesin. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin.
Minik doğranmış sarımsakları, her dilimin içine azar azar paylaştırın. Tereyağ ve parmesanı olabildiğince ince kesin ve patates dilimlerine, birine tereyağ, diğerine peynir, diğerine tekrar tereyağ şeklinde her araya ikisinden biri olacak şekilde yerleştirin.
Üzerlerine ince çizgi halinde zeytinyağ gezdirip, tuz ve kekik serpiştirin.
Önceden ısıtılmış 180-200 derece fırında -her fırın farklı malum- kontrollü olarak pişirin. Son olarak üzerine rendelenmiş peynir serpip, eriyene dek kısacık bir süre daha fırında tutun, sıcak servis yapın.
* Aralarına koyulan tereyağ ve peynir epey akıyor. Araya tereyağ koyulup, peynir sadece üstüne serpilebilir.
** Araya hiçbirşey koymadan, üzerine zeytinyağ ve baharat ya da sadece yağ-tuz şeklinde hafif bir yemeğe dönüştürülebilir.
*** Patatesler büyük olduğundan, pişme süresi biraz uzun -1 saati aşkın- sürüyor, daha küçük ya da porsiyonluk minik patatesler kullanılırsa, bu süre epey kısaltılabilir.
**** Seviyorsanız eğer, en son pişme noktasında ekleyeceğiniz kremayla bambaşka boyutlara ulaşırsınız; demedi demeyin 😉
Çocukluğumun Antalya’sının, damağımda yer etmiş lezzetlerinin en güzellerinden cive. Mevsim yazsa, hemen her evde en sık pişen yöresel yemeklerin başında gelirdi. Hala öyle olan evler az da olsa vardır eminim ya da umarım.
Maalesef bir çok değerde olduğu gibi, yemek kültürü de hep kan kaybettiğinden, nesil yenilendikçe unutulmaya ve yenilenen nesillere aktarılmadığından da, bilinmeyenler arasında yerini almaya başladı yavaştan.
Unutturmamak gerek diyerek, cive denince ilk akla gelen orjinal tarifi aktarayım istedim. Patlıcanlı, kabaklı çeşitleri de mevcut, onlar daha sonra 😉
Malzemeler:
1/2 çay bardağı zeytinyağ
2 orta boy soğan
10-15 diş sarımsak (dişlerin büyüklüğüne bağlı)
4-5 sivri biber
1 kg domates
1 kahve fincanı pirinç
1/2 demet taze nane
1/2 demet taze fesleğen
tuz
Hazırlanışı:
Küp doğranmış soğanı, zeytinyağıyla birlikte kavurmaya başlayın. Rengi döndüğü zaman ince doğranmış biberleri ekleyip, her ikisi de yumuşayana dek kavurmaya devam edin.
Minik doğranmış sarımsakları ekleyip bir kaç tur çevirdikten sonra, kabukları soyulmuş ve doğranmış domatesleri de ilave edin. 3-5 dakika domatesler suyunu bırakana kadar bekleyip, pirinç ve tuzu ekleyin. Kısık ateşte, kapağı kapalı olarak pirinçler pişene dek pişirin.
Ateşten aldıktan sonra ince doğranmış nane ve fesleğeni üzerine serpiştirin. Servis zamanına dek, kapalı olarak dinlendirin.
* Normalde oda sıcaklığında servis edilir ama sıcağa yakın ya da tamamen soğumuş durumda da tercih edilebilir.
** En büyük özelliği; hiç su eklemeden, sadece domatesin suyuyla pişmesi ve kıvamıdır. Çorba gibi fazla sulu ya da pilav gibi tüm suyunu çekmiş olmamalı. Olmaz ama olur da domateslerin suyu, pirinçlerin pişmesine yetmemişse çok az su eklenebilir. Ateşten aldıktan sonra, dinlenme zamanında da bir miktar su çekecektir aklınızda bulunsun.
Fotoğraftaki; aceleci sevgilimin beklemek istememesinden dolayı o dönemini doyasıya yaşayamamış bir tabak olup, dinlenme süresini atlamamanın, kıvamı daha iyi yakalayabilmek için şart olduğunun kanıtı. 🙂
En sevdiğim mola; brownie-filtre kahve eşliğinde olandır. Dışarıdaysam, kahve içmek için oturduğum mekanda illa ki olsun isterim. Yoksa arıza çıkartırım, huysuzumdur 🙂
Şaka bir yana, inanılmaz, tarifsiz bir zaman dilimi benim bünyemde; üzerine booolca çikolata sos döküp ısıtsınlar, şekersiz, koyu filtre kahvemi de yanıbaşına koysunlar ve her ikisini de bitirene dek benden uzak dursunlar isterim. Oracıkta öylece bıraksınlar beni; dünyaya bağlantımı kesmiş, zamanı durdurmuş, hazza odaklanmışımdır zaten çoktan, gözüm görmez, kulağım duymaz olmuştur. Damağımla beynimin birbirlerine tabiri caizse, en baba kıyağıdır bu 🙂
Tabii her zaman böyle olmuyor, çünkü; brownie yapmak zor zanaat, tutturmak büyük marifet olunca işler değişiyor, çok garip, kötü deneyimleriniz de oluyor haliyle.
Püf noktalarıyla esas tarifini de anlatacağım ama bu yazımın konusu bu değil; ‘ufaklıklara kıyak’ adı altında, -ama yine bize yarayacak- orjinaline eklemeler yapılmış, biraz farklılaşmış bir brownie. Ancak şüphesiz ki; bu da lezzetinden çatlayan cinsten 😉
Malzemeler:
1,5 su bardağı şeker
4 yumurta
150 gr.tereyağ
150 gr.bitter çikolata
2 yemek kaşığı kakao
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı un
3 orta boy muz
1 su bardağı iri kırılmış ceviz
Hazırlanışı:
Oda sıcaklığında ve iri parçalara bölünmüş tereyağını, yine iri parçalar haline getirdiğiniz çikolatayla birlikte kısık ateşte eritin.
Bu arada karıştırma kabınızda yumurtaları şekerle birlikte kıvama gelene dek iyice çırpın.
Başka bir kapta, vanilya, kakao, un ve kabartma tozunu karıştırarak, kuru karışımı oluşturun.
Çikolatalı karışımı yumurtaya ekleyip çırpın. Kuru karışımınızı da ilave edin, karıştırın.
Son olarak; cevizi ve elinizle ezdiğiniz muzu da ekleyerek karıştırın ve dondurma külahlarınıza 2 parmak kadar boşluk kalacak şekilde paylaştırın. Külahların sağlam durması, devrilmemesi için muffin kalıplarından, yoksa da bir tepsiden yardım almak şart. Fırına yerleştirirken de birazcık özenli ve yavaş hareket etmek gerekiyor.
Önceden ısıtılmış 180 derecede fırında, kabarıp çatlayana, kürdan testinden oluru alana dek pişirin. Süsleme kısmını her zaman olduğu gibi, iyice soğuduklarından emin olduktan sonra yapın. Benimkilerin bir kısmında çikolata sosu ve renkli şekerlemeler, bir kısmında yine çikolata sosu ve hindistan cevizi, ilk etapta tüketilenlerde ise dondurma vardı.
Seçeneği bol; seçim, illa ki damak tadına bağlı 😉
Pratik, hızlı, kurtarıcı acil durum yemeklerinin en lezzetlilerinden. Fırın versiyonu da var, önümüzdeki günlerde onu da anlatacağım. Yaratıcılığınızla alakalı ekleyeceğiniz malzemelerle bambaşka şekillere büründürmeniz, yanında dilediğinizle, hatta bir başına servis edebilmeniz gibi güzellikleri de var, daha ne olsun 😉
Malzemeler:
parça tavuk eti (kemiksiz but ya da göğüs)
yumurta
sade mısır gevreği nam-ı diğer corn flakes
tuz
sıvıyağ
Hazırlanışı:
Kullanacağınız tavuk adedi, tamamen kişi sayısı ve yeme kapasitesiyle alakalı olduğundan malzemeleri ölçüsüz verip tarife geçiyorum.
Mısır gevreğini bir kapta irili ufaklı ezin. Başka bir kaba yumurtayı kırıp, tuz ekleyin, çatalla karıştırın.
Etleriniz çok kalınsa, dövme usulüyle biraz inceltin. Bu aşamada, olduğu gibi büyük parçalar halinde bırakabilir ya da şeritler halinde dilimleyerek kullanabilirsiniz.
Önce yumurtaya, sonra mısır gevreğine buladığınız tavuk parçalarını, iyi ısıtılmış yağa aktarın ve kontrollü olarak kızartın.
Hepsi bu kadar 🙂
* Pane için Knorr Çıtır Pane Harcı gibi bir seçeneğiniz de mevcut.
Arama
Özlem Pehlivan
12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...
Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...
Facebook Sayfası
Kategoriler
- Blog 89
- Butik Pastalar 36
- Tarifler 135
- Atıştırma 68
- Balık 5
- Börek 12
- Çorba 2
- Et & Tavuk 20
- Hamur İşi 25
- İçecek 1
- Kahvaltı 27
- Kek & Kurabiye 17
- Kısa Kısa & Püf 1
- Makarna & Pilav 9
- Reçel & Turşu & Zeytin & Sos 10
- Salata & Meze 20
- Sebze 19
- Tatlı 25
- Yöresel & Dönemsel 12
- Zeytinyağlı 10