"Tatlı" kategorisine yazılan yazılar.

yazan Özlem Pehlivan

Kemalpaşa nam-ı diğer peynir tatlısı; yüzlerce yıl önce Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinden çıkmış, üstelik de bir yerlerden taşıma, aşırma değil tamamen orada icat edilmiş nefis bir tatlı.

İlk zamanlar küçük süthanelerde üretilirmiş, şimdilerde günde milyon adetlerde üretildiğinden tesisler de büyümüş haliyle. İşin ilginç yanı; yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen üretimin hala sadece bu ilçede olması.

Dev kazanlarda kaynatılan süt, peynire dönüştürülüyor. Bu özel peynir irmik, yumurta ve unla harmanlanıp hamur haline getiriliyor, şekillendirilip fırınlanıyor ve Mustafakemalpaşa sakinlerinin haklı gururları peynir tatlısı, şerbetlenme sonrası tüketime hazır hale getiriliyor.

İlçede günlük üretiliyor ve mutlaka taze tüketiliyor. İçeriğindeki peynir nedeniyle raf ömrü oldukça kısa olduğundan, şanslı ilçe halkı dışında kalan biz şanssızlara ulaşanlar, orjinal lezzetinde kalamıyor maalesef. Yoğun peynir oranı düşürülüyor ve birden fazla kez fırınlanarak kurutuluyor. Durum böyle olunca da, ilçede yediğinizle market rafından aldığınız arasında acayip lezzet farkı oluyor haliyle.

İşte o hazır paketlenmişlerden alıp kullanan şanssızlardanım ben de maalesef. Ama şöyle bir tesellim var en azından kendi kendime ürettiğim; hazır paketle bile kıvamını tutturmak herkesin harcı değildir, ya şerbeti çok çeker gereğinden fazla yumuşar dağılır, ya da hiç çekmez tatsız ve kafa kıracak kıvamda sert kalır. Bu nedenledir ki; herkesin yaptığı bu tatlı yenmez ama benim bugüne dek başarısız olduğum vaki değildir. (züğürt tesellisi dedikleri tam da bu işte 🙂 )

Uzun lafın kısası: “Hazır tatlı işte” şeklindeki basit cümleyi, her an size yedirmeye hazır bir tatlıdan bahsediyorum yani; bilmem anlatabildim mi? 😀

 

Malzemeler:

1 paket kemalpaşa (140 gr.)

1 kg.şeker

1 litre su

limon

1 paket (75 gr.) krem şanti

200 ml.süt

 

Hazırlanışı:

Paketlerin üzerindeki ölçüler ve hazırlama şekli son derece uygun. Buna göre; su ve şekeri içine birkaç damla limon damlatarak kaynatın. Kemalpaşaları içine atın, arada karıştırarak şerbeti iyice içine çekene ve yumuşayana dek (yaklaşık 15-20 dakika) pişirin.

Şuruptan çıkardığınız tatlıları soğuması için bekletirken krem şantiyi hazırlamak için, buzdolabında soğutulmuş sütün içine toz şantiyi boşaltın. Mikserle önce düşük, sonra yüksek devirde yeterli kıvama ulaşana dek çırpın.

Hazırladığınız krem şantiyi herhangi bir sıkma torbasına doldurun. Sıkma torbasının ucunu iyice soğumuş tatlıların ortasına bastırarak içlerini şantiyle doldurun.

Sonrası; nam nam nammmmm 😀

* Kaymak, ceviz, hindistan cevizi gibi eklemelerle farklı sunumlar üretmek mümkün.

27 Haziran 2013
5.853 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Güneşin burnunu yavaş yavaş çıkartması, dondurmaların havada uçuşmasına sebebiyet verdiği gibi, daha hafif ve hatta -biliyorum iddialı olacak ama- çok daha lezzetli başka birşeyi daha hayatımıza sokma zamanının geldiğinin işaretidir; sorbe.

‘Bilenler bilmeyenlere anlatsın’ cümlesinden yola çıkarsak; dondurmaya en iyi alternatiftir kendisi. Aralarındaki en belirgin fark; ‘dondurmanın aksine sorbenin yumurta ve süt barındırmaması, meyve püresi ve şerbetten oluşması, dolayısıyla da çok daha hafif olmasıdır’ şeklinde özetlenebilir.

Tarihinin, dondurmadan çok daha eskilere dayandığı rivayet edilir. Kelime kökeninin, ‘tatlı içki’ anlamında kullanılan ve Türkçe “şerbet”, Arapça “şarap”tan geldiği söylenen sorbeyi, ilk kez Çinlilerin keşfettiği, Perslere ve Araplara öğrettiği, Araplarla yoğun ilişki içinde olan İtalyanlar aracılığıyla da tüm Avrupa’ya yayıldığı söylenir.

İlk keşfedildiği zamanlarda meyve, bal, kar karışımıyla yapılan ve sadece tatlı niyetine tüketilen sorbe, sonradan farklı yemekler arasında geçiş yaparken damak tadını nötrlemek gibi ulvi bir mertebeye daha oturtulmuştur.

Tarih doygunluğundan günümüze gelirsek; eskinin bu yaygın nefis tadını dışarıda tüketmeyi arzu ederseniz, şansınızı çok zorlamamanız gerekir zira; layığıyla yapan yeri bulmanız neredeyse imkansızdır.

O yüzden, “içeriği her daim elinizin altında bulunabilecek malzemelerden oluşan bu dehşet’ül vahşet tatlıyı, bir zahmet dizinizi kırınız da kendiniz yapınız” derim. Ulaşacağınız lezzetin yanında sağlık, hijyen ve ekonomi nutuklarına hiç girmiyorum bile dikkatinizi çekerim.

Bizim evde bu yılın sezonunu kavunlu haliyle açtı, üretilebilecek çeşit bol, yaz da uzun ve sıcak olunca edilecek laf malum; yaşasın sorbeler 😉

 

Malzemeler:

1 kg.kavun

1 su bardağı şeker

1 su bardağı su

1/2 tatlı kaşığı vanilya

4-5 dal taze nane

 

Hazırlanışı:

Suya şeker ve vanilyayı ekleyin, şeker eriyene dek karıştırarak pişirin. Kaynamaya başladıktan sonra yaklaşık 5 dakika daha pişirip, ocaktan alın. Oda sıcaklığına ulaşana dek beklemek üzere kenara kaldırın.

Kabuğu soyulmuş, çekirdeklerinden arındırılmış kavunu küçük parçalar halinde doğrayın. Bir çatal yardımıyla püre kıvamında ezin. Naneyi mümkün olduğunca ince kesip kavunla buluşturun.

Siz bu işlemi yapana dek, şekerli suyunuz da oda sıcaklığına ulaşmış olacaktır büyük ihtimal. Naneli kavunu şuruba ekleyin, çırparak karıştırın.

Buzluğa koyun ve her 30-35 dakikada bir çıkartıp bir çatal yardımıyla hızlıca çırpıp, tekrar buzluğa koyun. Tamamen soğuyup sorbe kıvamına gelene dek -yaklaşık 3-4 kez- bu işlemi tekrarlamanız gerekecek ki; kristalleşen parçacıkların buzlanması önlensin, aralarına hava girerek birbirine karışsın.

Kıvama ulaştıktan sonra, birkaç saat bekleme olanağınız varsa bekleyin derim, haa tatlı söz konusu olduğunda benim kafadansanız “kaç saattir bekliyorum zaten fazlası olmaz, yok dayanamam” derseniz anında da lüpletebilirsiniz 😉

* Şurup yerine alkollü içeceklerle de hazırlamak mümkün.
** Serviste  kullanılacak kabın soğutulmuş olması, kusursuz sunumun olmazsa olmazı.

25 Haziran 2013
3.059 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Kaç tane tüketirsem korur acep masumluğunu, kaç taneyle sınırlı tutar; 2-3-5? Hem, “sütlü tatlılar zararlı değil” demiyorlar mı işin uzmanları, kilo alımında çok etkisi yok, hatta hiç yok belki ve hatta hatta yararlıdır bile belki bünyeye hııı? 😀

 

Hazırlanışı:

Klasik sütlacı buradaki gibi hazırladıktan sonra yapmanız gerekenler çok basit; üstten boşluk bırakarak paylaştırdığınız ısıya dayanıklı kapları, hafif derinlikte bir fırın tepsisine dizin. Kapların yarısına gelecek şekilde tepsiye su ekleyin ve 200 derece önceden ısıtılmış fırında üstleri kızarana, hatta yanana dek pişirin.

Hepsi bu kadar 😉

* Fırın sütlaç yaparken, içine çırpılmış yumurta sarısı karıştırıp sonra fırına sürme gibi bir teknik daha mevcut biliyorum ama gerekli görmediğim gibi tercih de etmiyorum, istenirse denenebilir.

22 Haziran 2013
2.671 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Benim en sevdiğim sütlüdür kendileri, aşırı tutkun olduklarımda durma noktam yoktur ya hani; işte bu en fenası, en limitsizi…

Sütlaç da tıpkı helva gibi, sabır işidir. Hemen olsun bitsin derseniz, içine ekleyeceğiniz ekstra malzemelerle hızlandırabilirsiniz sürecini ama sabırla, uzunca pişirdiğinizle aynı lezzeti yakalayabilmeniz mümkün olmaz. Son derece basit görünen, kıvam ve lezzet açısından epey zahmet çektirenlerin başında gelir. Ama nefistir, hep yapılası, yenilesidir.

 

Malzemeler:

2,5 litre süt

1 su bardağından 1 parmak az pirinç

2,5 su bardağı şeker

 

Hazırlanışı:

Yıkanmış pirinçleri süte ekleyin ve kısık ateşte pişirmeye başlayın. Arada karıştırarak ağır ağır pişirin. Pirinçler pişip, sütle iyice kaynaşıp koyulaştığında şekeri ekleyin, kaynatmaya devam edin. Şekeri azar azar ekleyip, damak tadınıza göre arttırıp eksiltmenizde fayda var, ben çok tatlı severim sütlacı, o nedenle verdiğim ölçüden daha fazla kullanırım.

Rengi kırık beyaz-sarı arası olduysa ve yeterince koyulaşıp özleşmişse pişme süresini tamamlamış demektir. Servis kaplarınıza paylaştırıp, soğumasını bekleyebilir ve sonrasında dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.

* Pirinci önceden suyla haşlayıp, pişme esnasında da pirinç unu ya da nişasta ekleyerek pişirme gibi yöntemler de mevcut. Hatta genelde hazırlanış şekli, verilen tarifler bu yönde olsa da, orjinal sütlaç tarifinde bunların yeri yoktur, kıvamı da tadı da bozar.

** Damla sakızına çok aşıksanız, ölüp bitiyorsanız eklenebilir, tercih etmediğim gibi önermiyorum da.

*** Biz böyle sütlü sütlü seviyoruz, kıvamını da şeker miktarı gibi tercihe göre ayarlamak mümkün.

16 Mayıs 2013
2.969 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Ciciannesi yapmış kızıma, “siz de tadarsınız” dedi ama durum tam tersi oldu; kızım tattı, biz bitirdik 🙂 Sevgili sevgilim aralıksız söylediği “çok güzel olmuş bu yaaa” cümlesini şapırtılarıyla birleştirdikçe, “benim aklıma nasıl olur da gelmez bugüne kadar bunu yapmak?” şeklinde oluşan şaşkınlık evremi üzerimden atıp, görüntüsüne, lezzetine bayıldığımı söylemem gerek.

Ellerine sağlık Nazoşuuum 😉 🙂

 

Malzemeler:

Çikolatalı Mısır Gevreği Topları

Bitter çikolata

 

Hazırlanışı:

Ölçü yok, sınırı siz belirleyin, belirleyebilirseniz tabii 🙂

Çikolatayı benmari usulü eritin. Mısır gevreği toplarını içine atın, karıştırın. Kaşık yardımıyla yağlı kağıt üzerine çıkartın. İstediğiniz gibi şekillendirin. Şekillerini sabitlemek için dolapta bekletin.

Yeterli soğukluğa eriştiğinde dolaptan çıkartmanız gerekecek servis için ya işte en zor kısım bu; iradenize hakim olmanız, en küçük parçayı almanız, mutfaktan olabildiğince uzak bir noktada tüketmeniz ve ikincisini almak için yerinizden kalkmadan bir süre beklemeniz için sizi uyarmak zorundayım.

Şayet o ikinci parçayı da almışsanız, “biri beni durdursun” sürecine gireceksiniz, demedi demeyin 🙂

01 Mayıs 2013
4.023 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Tarifini verdim ama bünyede yarattığının anlatımını bilemedim, bulamadım. Özeti şöyle birşey olur sanırım; 1 top dondurma için ruhumu teslim ederim, waffle içinse o bir dondurmamı!

O kadar mı, evet tam da o kadar işte 🙂

 

Malzemeler:

6 yumurta

1 su bardağı şeker

125 gr.tereyağ

1/2 litre süt

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

1/2 kg un

çikolata veya fındık kreması

meyve

 

Hazırlanışı:

Yumurtayı şekerle birlikte köpük köpük olana dek çırpın. Sırasıyla yağ, süt ve vanilyayı ekleyerek çırpmaya devam edin. Çırpmaya ara vermeden, azar azar kabartma tozu-un karışımını ilave ederek, iyice birbirlerine geçmelerini sağlayın.

Karışımı, zamanınız varsa daha fazla, yoksa 30 dakika kadar dolapta dinlendirin. Yeterince dinlendiğinden emin olduğunuz hamurdan, bir fırça yardımıyla tereyağla yağladığınız Waffle ya da tost makinesine, çok kalın olmayacak şekilde birer kepçe halinde dökün.

Kapalı olarak pişmeye bırakın ve alt – üst kızarana dek pişirin.

Üzerine çikolata kremasını sürün. İkiye katlayacağınızı düşünerek, yarısına dilimlediğiniz meyveleri yerleştirin, boş kalan kısmı üzerine kapatın.

Fotoğraftaki benim favorim; Nutella üzeri muz, çilek ve kivi; “allahımmm sana geliyorum” lezzeti 😀

* Verilen ölçüler yaklaşık 8 kişilik, arttırıp eksiltebilirsiniz.

** Bal, reçel, fındık, fıstık, badem ve daha bir çok malzemeyle, damak tadınıza göre lezzetler üretebilirsiniz.

29 Nisan 2013
2.885 görüntüleme

yazan Özlem Pehlivan

Görüntüsündeki ihtişamına tamamen ters orantılı yapılışıyla kendiniz şaşırdığınız gibi, ikram ettiğiniz herkeste aynı şaşkınlığı gözleyebileceğiniz çok keyifli bir tarif bu. Özellikle miniklerin olduğu ortamlarda kesinlikle denemenizi öneririm, bayılıyorlar. Hızlı, pratik, sağlıklı, lezzetli ve eğlenceli, daha ne olsun 🙂

 

Malzemeler:

Yufka

Sıvıyağ

Yoğurt

Meyve

Bal

Hazırlanışı:

Yufkadan muffin kalıbınızın kenarlarından taşacak şekilde 5 eşit kare kesin. Yufka karelerini güneşe benzer şekilde, her düz kenara bir köşe şeklinde üstüste koyup, sıvıyağa batırıp çıkartın.

Kalıbınızı yağlayın, içine yufkayı yerleştirin. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında, sertleşip çıtırdayana dek pişirin.

Ayarı tamamen damak tadınıza bağlı olarak; doğranmış mevsim meyvesini bal ve yoğurtla karıştırıp, kalıbından çıkarttığınız yufka çanağına dökün. Üzerini yine mevsim meyveleriyle süsleyin.

* Bal yerine reçel, şeker ya da başka bir tatlandırıcı kullanabilirsiniz.

** Çanağın içini dilediğiniz malzemeyle doldurarak, değişik lezzetler yaratma kısmını, her zaman olduğu gibi yine hayal gücünüze bırakıyorum. 🙂

25 Nisan 2013
3.591 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish