yazan Özlem Pehlivan

Pilavların hası bulgur pilavıysa şayet, onun da en hası meyhane pilavıdır bana göre. Asıl adının, içindeki malzemelerin meyanlaşarak pişirilmesinden kaynaklı; ‘meyane pilavı’ olduğu, halk arasında söylene söylene ‘meyhane pilavı’na dönüştüğü gibi bir iddianın karşısında, daha çok meyhanelerde yapıldığından adının doğrusunun aslında bu olduğu gibi bir diğer iddia daha var. Aslı nedir, nasıl bulunmuş, kim bulmuş o kısmı karışık anlayacağınız.

Gaziantep civarından çıkmış olduğu en kuvvetli rivayet. Orada, standart malzemelerin içine kuşbaşı et ya da kıyma koyularak pişiriliyor.

Karadeniz bölgesinde yarma denilen iri kırım bulgurla elde edilenine kızıl pilav dendiğini ama aynı pilavın bulgur yerine şehriyeyle daha sık yapıldığını duymuşluğum var.

Etle olduğu gibi nohutla ya da patlıcanla da yapılmışlığı var. Aynı yöredeki evlerde bile onlarca farklı şekilde yapılabilirken, farklı yörelerde farklılıklar göstermesi son derece doğal. Eldeki malzemeye, damak tadına uygun pişirileni en makbulü kısacası.

Bir de adının çıktığı söylencesini doğrularcasına, güzel ülkemin genelinde, mütevazi meyhanelerde mezeler ve içkiler bittikten sonra, mideleri rahatlatmak için taze taze pişirilip sofraya getirilir.

Evlerde erkek erkeğe kurulan meclislerde, kır yemeklerinde yemeğin sonlarında, ev sahibi ya da becerikli bir ‘erkek konuk’ tarafından evde bulunan malzemelerle genellikle etsiz, patlıcansız olarak hazırlanır. Nitekim; meyhane pilavını erkeklerin kadınlardan daha iyi pişirdiği söylenir.

Sonuç olarak; iri taneli bulgur, kuru soğan, domates, salça ve yeşil biberin enfes karışımıdır; şaheserdir.

Ve çocukluğumun tüm babalarının keyifle yaptığını gördüğümden, ‘baba’ demektir bir de bana göre…

Yaşadığı sürece yapımını kimselere bırakmadığını, çok da güzel yaptığını hep duyduğum kendi babamın elinden yeme şansına erişemediğimden olsa gerek; küçükken her seferinde gözlerimi yaka yaka yediğim, en sevdiğimdir… “Babam olsa da yapsa” dediğimdir…

 

Malzemeler:

2 su bardağı bulgur (mümkünse iri taneli)

2 orta boy kuru soğan

2-3 diş sarımsak (isteğe bağlı)

2 yemek kaşığı tereyağ

1/2 yemek kaşığı sıvıyağ

1 yemek kaşığı salça

2 yeşil biber

2 orta boy domates

1 tatlı kaşığı tuz

1 yemek kaşığı kuru nane

4 su bardağı su

 

Hazırlanışı:

Biberleri ince, soğanları ve kullanacaksanız sarımsakları minik, domatesleri iri küpler halinde doğrayın. Yayvan bir tencereye koyduğunuz yağlara ilk olarak soğanları ekleyin, 1-2 tur çevirdikten sonra biberleri ilave edip birlikte kavurun. Renkleri değişene dek (2-3 dakika) kavurduğunuz soğan ve bibere salçayı ekleyin. Sürekli karıştırarak salçanın ezilmesini, malzemelerle birleşmesini ve kokusunun çıkmasını sağlayın, (sarımsakları fazla kavrulup tadının bozulmaması için bu aşamada ekliyorum ben) bir kez daha karıştırıp domatesleri ilave edin. Tencerenin kapağını kapatın, kısık ateşte domatesler hafiften ezilip, malzemeler meyanlaşana dek (yaklaşık 3-4 dakika) pişirin.

Bulguru ekleyin, tüm malzemelerle kaynaşana dek, hızlıca karıştırın. Baharatları ve sıcak suyu ekleyip, kapağı kapalı olarak, kısık ateşte suyunu çekene dek (yaklaşık 15-20 dakika) pişirin. Kapağın altına kağıt havlu kapatarak 10-15 dakika dinlendirin. Son olarak servis öncesi alt-üst olacak şekilde karıştırarak pilavınızı ‘tazeleyin’, afiyetler olsun efenim 🙂

* Meyhane pilavının en büyük özelliği acı olması malum; salça yarı yarıya, domates-biber olarak kullanılırsa şahane olur. Biber salçası yoksa pulbiberle istenen acılığı sağlamak mümkün. Acıseverlik yüksek dozlardaysa, her ikisi de kullanılabilir.

** Yanında, bol kuru naneli cacık şiddetle önerimdir.

*** Antalya’da, yanık kokulu köy yoğurduyla tüketilmesi adettendir, rastlanılırsa kaçırılmaması tavsiye edilir. 😉

24 Ekim 2013
9.695 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Patates ve yumurta, genelde bekar ya da öğrenci evlerinin gözdesi, tıpkı makarna gibi. Ucuz, kolay bulunur, çeşidi bol, lezzetli, doyurucu. İşte bu ana malzemelerden ortaya çıkabilecek lezzetlerin en damak çatlatanı da patatesli yumurtadır bana göre. Günün her saatinde, her öğünde bayıla bayıla indirebilirim mideme, yanında bir de taze demlenmiş çay varsa kimseler dokunmasın bana. 😀

Sevmeyenine rastlamak pek mümkün değil gibi ama bilmeyeni vardır, olabilir, paylaşmak gerekir. 😉

 

Malzemeler:

3 patates

4 yumurta

kekik

karabiber

tuz

tereyağ

sıvıyağ

 

Hazırlanışı:

Küçük küpler halinde kesilmiş patatesleri sıvıyağda kızartın. Derin bir kaseye yumurtaları kırın, baharatları ekleyip çırpın. Fazla yağını süzdüğünüz patateslere tereyağ severliğinizle ölçülü olacak şekilde tereyağ ekleyin, yağ eriyene dek 1-2 kez hızlıca patatesleri çevirin.

Çırpılmış yumurtayı eşit dağılacak şekilde kızarmış patateslerin üzerine dökün. Bu aşamadan sonrası omlet yapar gibi; hiç karıştırmadan  önce altını, sonra ters çevirerek üstünü pişirin.

Sonrası nam nam nammmm 😉

* Sevmiyorsanız ya da tercih etmiyorsanız, tereyağ aşamasını atlayabilirsiniz.

** Kişi sayısına göre tüm malzemeler arttırılıp eksiltilebilir, ekstra malzemelerle bambaşka boyutlara atlanabilir.

22 Ekim 2013
3.766 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Normalde yapımı zahmetli, tutturması en zor tatlılardan biri krem karamel amaaa; her zamanki gibi “zor şeyleri yapılabilir kılmak bize mahsus” deyip, aynı lezzeti daha hızlı, daha pratik, üstelik de lezzet garantili yapıveriyoruz şipşak 🙂

Üstelik anne tarifi; şaşmaz 😉

 

Malzemeler:

1 yumurta (isteğe bağlı)

10 yemek kaşığı şeker

1 litre süt

3 yemek kaşığı un

 

Karamel İçin:

1 çay bardağı şeker

 

Hazırlanışı:

Karamel için ayırdığınız şeker haricindeki diğer malzemeleri çırpma teliyle sürekli karıştırarak, muhallebi kıvamına gelene dek pişirin. Kullanacağınız kaseleri ıslatın. Yeterince koyulaşan muhallebiyi ocaktan alın, kaselerin üstlerinde birer parmak boşluk kalacak şekilde paylaştırın.

Küçük bir teflon tavada karamel için ayırdığınız şekeri çok fazla yakmamaya özen göstererek karamelize edin. Ocaktan alır almaz bekletmeden kaselerin üzerine birer yemek kaşığı paylaştırın. Mümkünse bir gece, değilse en az 3-4 saat buzdolabında soğutun. Çıkarttıktan sonra düz bir tabağa ters çevirerek servis yapın.

* Yumurta opsiyonel; kullanıp kullanmamak tamamen size kalmış. Bir kez yumurtalı, bir kez yumurtasız yapıp ona göre karar vermenizi öneririm.

** Orjinalinde hissedilen yoğun yumurta kokusu ve tadını sevmediğimden, benim tercihim her zaman bu pratik olanından ve hatta onun da sıfır yumurtayla yapılanından yana 😉

04 Ekim 2013
3.686 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Börek dediğin, ıspanaklı olsun da nasıl olursa olsun değil mi? 😀 Ne güzel sebzedir şu ıspanak yahu, her şeyi sevilerek yenir. İçinde demiri vardı, yoktu, yararlıydı, değildi gibi bilimsel yaklaşımlarla hiiiç işim olmaz. Lezzetli mi, gözümü de gönlümü de doyuruyor mu ona bakarım, gerisi lafügüzaf 😉

 

Malzemeler:

5 yufka

500 gr.ıspanak

250 gr.kıyma

1 iri soğan

tuz, karabiber

 

Sos İçin:

3 yumurta

5 yemek kaşığı yoğurt

1 çay bardağı süt

1/2 çay bardağı sıvıyağ

1/2 çay bardağı su

 

Hazırlanışı:

Az sıvıyağ eklediğiniz tavada soğanları kavurmaya başlayın. Renkleri dönmeye başladığında kıymayı ekleyin, suyunu salıp, tekrar çekene dek kavurun. İri iri doğradığınız ıspanağı ekledikten sonra, 2-3 tur karıştırıp, ıspanakların fazla pişmesine izin vermeden ocaktan alın. Damak tadınıza göre tuz, karabiber ve istediğiniz baharatlarla tatlandırın.

İç harcın ılıklaşmasını beklerken sosu hazırlayın. Yumurtaları kırıp çırpın ve sırasıyla yoğurt, süt, yağ ve suyu karıştırarak ekleyin.

Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine ilk yufkayı yerleştirin. Dışarı sarkan kısımları ortaya doğru büzerek içeri alın, her tarafının eşit yükseklikte olmasını sağlayacak şekilde rastgele büzüştürün.

Hazırladığınız sostan her yerini ıslatacak şekilde sürün. 2. ve 3. katlarda da aynı işlemi tekrarlayın. Yeni koyduğunuz her katta, sosu sürmeden önce ellerinizle hafif bastırın.

3.yufkayı da sosladıktan sonra iç harcını yayın. Kalan 2 yufkayı da aynı şekilde sırayla soslayarak harcın üstünü kapatın. En üste kalan sosun tamamını dökün.

Önceden ısıtılmış 170 derece fırında kızarana dek pişirin.

27 Eylül 2013
4.922 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Şayet bugüne dek evde yapılmışına denk gelmemişseniz, nar ekşisi tatmış saymayın kendinizi. Öyle farklı, öyle iddialı, öyle havalı yani.

“Hala köyde yaşayıp kendisi yapan ya da köyden hazır yapılmışı gelenler ne şanslılar” diye iç geçirmek, marketlerde ne olduğu belirsiz malzemelerle yoğunlaştırılmış ve raf ömrü uzatılmış “nar ekşisi sosu” yazılı, doğalıyla hiç alakası olmayan nar ekşisi kılıklılara el mecbur dönem çoktaaan bitti.

O “çok zahmetli” sözcüğünü de kabul etmiyorum, kullanılan nar miktarıyla, elde edilen ekşi kıyaslaması yapılırsa, çok olsa “pahada ağır” denebilir ama kesinlikle buna değer.

Üstelik şimdi tam zamanında; en bol, en olgun, en kırmızı, en lezzetli halinde, mevsimindeyiz narın. Şubat sonuna dek tükettiniz tükettiniz, sonrasında geçmişler ola, arayın ki bulasınız.

Meyvesini bol bol yediniz, suyunu sıkıp sıkıp içtiniz, ekşisini de yapıp kışa hazırlık baabında stoklamak şart oldu.

Şimdi, son derece pratik bir yöntemle en doğalından, mis gibi bir nar ekşiniz olacak.

Keyifle, sağlıkla, bereketle 😉

 

narrr2

Malzemeler:

sadece nar 😀

 

Hazırlanışı:

Öncelikle; 5-6 kg.nardan yaklaşık 350-400 ml. civarında nar ekşisi elde edebileceğinizi aklınızda tutun. Sonrasında buna göre, miktarını kendinizin belirlediği narları teker teker sıkın. Ben bu işi, şu kollu narenciye sıkacaklarıyla hallediyorum, tanelerini ayıklayıp robotta sıkan da var, katı meyve sıkacağından geçiren de, dolayısıyla adedi gibi sıkma yöntemi de tamamen size kalmış.

Elde ettiğiniz nar suyunu, geniş ve kalın tabanlı bir çelik tencereye süzerek alın ve kaynatmaya başlayın. Önce orta ateşte, fokurdadıktan sonra kısık ateşte, arada tahta bir kaşıkla üzerinde oluşan köpükleri alarak yoğunlaşana, kıvamını bulana dek kaynatın ki; bu da yaklaşık 3-4 saate denk geliyor.

Hepsi bu kadar 😉

* Narlar, evimizin minik bahçesindeki minik ağacımızdan 🙂

25 Eylül 2013
3.267 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

“Yeme de yanında yat” tabirinin kaba dille ‘cuk oturduğu’ lezzettir kendileri. Söze aldanıp, yemeden yanında yatmak görülmediği gibi akıl karı da değildir ama sonrasında yanında yatacağınız kişiyi illa ki hesaba katmanız gerekir. Malum pastırma; gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış 😀 (Sarımsak mıydı yoksa o :D)

* Fotoğraftakiler; Nisacığımın bu yılın iftar davetimde hazırlayıp getirdikleri, yine yeniden ellerine sağlık canım benim 😉

 

Malzemeler:

6 yufka

300 gr.pastırma

400 gr.rendelenmiş kaşar

2 iri domates

2 çarliston biber

sıvı yağ

 

Hazırlanışı:

Çemenlerini ayıkladığınız pastırmaları ve biberleri olabildiğince ince, kabuğu soyulmuş domatesleri küp küp dilimleyin. Rendelenmiş kaşar peynirini ekleyip, ezmeden karıştırın.

Yufkaları üçgen olacak şekilde dörde bölün. Uzun kenarına iç malzemeden koyun, kenarlarını içe doğru kıvırıp, sigara böreği şeklinde -daha gevşek ve daha kalın olmalı- sarın. Açılmaması için uçlarını suyla ıslatarak yapıştırın. Tüm üçgenleri bu yöntemle hazırlayın.

İyice ısıtılmış sıvıyağda, arkalı önlü kızartın. Tavadan aldığınız börekleri bir süre kağıt havluda bekletmek ve sıcak tüketmek önerimdir, yabana atmayın 😉

* “Pastırma, kaşar ve yağ buluşması çok ağır gelir” diyene; üstlerine yumurta sarısı sürerek veya önce yumurtaya sonra galeta ununa bulayarak, fırında da son derece lezzetli börekler yapmak mümkün.

** Yağda yaparken de önce yumurtaya sonra galeta ununa bulayarak kızartılabilir ama içeriği zaten ağır olan bu böreğe eklenen yumurta, daha da ağırlaştırdığından ben tercih etmiyorum.

*** “Pastırma yerine sucuk, salam v.s. koyabilir miyim?” diye aklınızdan bile geçirmeyin, paçanga olmaz o 🙂

16 Eylül 2013
6.709 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

yazan Özlem Pehlivan

Efenim, “nerelerdesin, tarifler niye gelmiyor?” diye merak edip soran olmasa da, gizliden takip eden o minik grubumdaki her bir üyeyi bilgilendirmek kendime yarar zihniyetiyle; “tatildeydim şekerim” diyor, ardından da adı standart, yapılışı her zamanki gibi yine şahsıma münhasır, olmazsa olmaz favorilerimden biriyle devam ediyorum kaldığım yerden.

Hoşbuldum 🙂

* “Bildiğin patates püresi işte!” dediğini duyar gibi oluyorum; o bildiğinden değil işte bu, bir kez yap, ye, yedir, sonrasında namın yürüsün, demedi deme 😉

 

Malzemeler:

5 orta boy patates

750 ml.süt

2 yemek kaşığı tereyağ

1 tatlı kaşığı tuz

 

Hazırlanışı:

Patatesleri soyup, iri parçalar halinde doğrayın. Üzerlerini hafif geçecek kadar süt ekleyin. Tuz ve tereyağ küplerini de ekleyip, pişirmeye başlayın. Dibinin tutmaması için arada karıştırarak, patatesler iyice yumuşayana, ezilecek kıvama gelene dek pişirin.

Bu aşamada minik not; tereyağı ve tuzu ben göz kararı koyuyorum, yaklaşık ölçü yazdım, arttırıp eksiltebilirsiniz. Ayrıca, eklediğiniz süt, patatesin cinsine göre pişmesine yetmeyebilir, bazı zamanlarda 1 litre eklediğim bile oluyor benim, kontrollü pişirmenizde yarar var.

Yeterli kıvama geldiğinde ocaktan alın, blender yardımıyla ezin. Serviste kullanacağınız kap, şekillendirme, süsleme tamamen tarzınıza kalmış 😉

12 Eylül 2013
3.112 görüntüleme
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler
Sarı Çerçeve - Hediyelik Çerçeveli Posterler

Arama

Özlem Pehlivan

12 Ocak doğumlu, sevimli bir oğlak burcu kadını...

Okumayı çok seviyor. Günde 50-100 sayfa okumadan rahat edemiyor. Başucunda en az 3-4 kitap var. Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seviyor, değer verdiği ve yüzünü güldürebilen herkese sürekli yazıyor...

Facebook Sayfası

Arşiv

tr_TRTurkish